Günlük hayatta özellikle sebze ve meyve alışverişlerinde sıkça duyulan “turfanda” kelimesi, hem dilimizdeki kökeni hem de mecazi kullanımıyla dikkat çekiyor. İlk bakışta yalnızca bir tarım terimi gibi görünse de turfanda sözcüğü, edebiyattan gündelik dile kadar uzanan geniş bir anlam alanına sahip.
Türk Dil Kurumu’na göre “turfanda” kelimesi iki temel anlama gelir. İlk ve en yaygın anlamı, mevsimi gelmeden yetiştirilen sebze ya da meyvedir. Örneğin, kış ortasında çıkan çilek veya domates gibi ürünler “turfanda” kategorisine girer. Bu tür ürünler, seracılık gibi modern tarım teknikleri sayesinde erkenden pazara sunulur.
Sözcüğün ikinci ve daha az bilinen anlamı ise mecaz yönüyle öne çıkar. Buna göre turfanda, daha önce görülmemiş, duyulmamış ya da alışılmamış olan yenilikleri tanımlamak için kullanılır. Bu kullanımıyla turfanda, sadece sofralara gelen bir lezzeti değil; aynı zamanda düşünsel veya kültürel bir yeniliği de işaret edebilir.
Kökeni Farsçaya dayanan “turfanda” kelimesi, edebiyat dünyasında da kendine yer bulmuştur. En bilinen örneklerden biri, Tanzimat dönemi yazarlarından Mizancı Murat’ın kaleme aldığı Turfanda mı Yoksa Turfa mı? adlı romandır. Eser, sadece ismiyle bile turfanda kelimesinin ne kadar derin ve katmanlı bir anlama sahip olduğunu göstermektedir.