BİLİM VE TEKNOLOJİ

Uzay Görevlerinde Hayatını Kaybeden Astronotlar: Zorlu Görevlerin Ardındaki Gerçekler

Uzay yolculukları ölümcül risklerle dolu. Astronotlar, hem uzayda hem de yer görevlerinde karşılaştıkları kazalar nedeniyle hayatlarını kaybetti.

Abone Ol

Astronot olmanın zorlukları, beraberinde pek çok tehlikeyi de getiriyor. Uzayda maruz kalınan radyasyon, ekipman arızaları ve güneş radyasyonu gibi pek çok risk, astronotların görevlerini tehlikeye atabiliyor. Ancak bu risklere rağmen hayatını kaybeden astronotlar da oldu. Bu yazıda, uzay görevlerinde yaşanan ölümcül kazalar ve astronotların karşılaştığı zorluklar üzerinde durulacak.

Astronotlar, uzay yolculukları sırasında öngörülemeyen tehlikelerle karşılaşabiliyor. Ancak tüm bu tehlikeler, çeşitli hesaplamalar ve önlemlerle en aza indirilmeye çalışılsa da kazalar meydana gelebiliyor. Bu kazalar, hazırlık süreçlerinde, görev sırasında veya Dünya'ya dönüşte yaşanabiliyor.

Bir astronotun, uzayda görev yaparken yaşadığı en büyük zorluklardan biri, yerçekimsiz ortamda vücut fonksiyonlarını sürdürebilmek. Bu, insan vücudu için alışılmadık bir durumdur ve boğulma tehlikesi gibi trajik olaylara yol açabilir. 16 Temmuz 2013'te Avrupa Uzay Ajansı (ESA) astronotu İtalyan Luca Parmitano, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki rutin keşif görevi sırasında ciddi bir boğulma tehlikesi geçirmişti. Parmitano'nun kaskında sızan su, görüşünü engellemiş ve nefes almakta zorlanmasına neden olmuştu. Neyse ki görev arkadaşları zamanında müdahale ederek hayatını kurtarmıştı. Su sızıntısı, uzay aracının sıvı soğutma sistemindeki bir arızadan kaynaklanmıştı. Bu tür olaylar, astronotların ne denli büyük tehlikelerle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

Ancak uzay görevlerinde yaşanan kazalar yalnızca rutin görevlerde değil, fırlatma ve iniş sırasında da meydana gelebiliyor. 1 Şubat 2003'te NASA’nın Columbia uzay mekiği, Dünya'ya dönüş sırasında parçalanarak 7 astronotun ölümüne yol açtı. Bu trajik olay, mekik ile ana yakıt tankından kopan bir parçanın çarpması sonucu oluşan yarık nedeniyle gerçekleşti. Columbia, 17 günlük bilimsel görevini başarıyla tamamlamıştı ancak bu kazanın ardından uzay görevleriyle ilgili güvenlik önlemleri bir kez daha gözden geçirildi.

Challenger faciası da benzer şekilde korkunç bir kayba yol açtı. 28 Ocak 1986’da, Challenger uzay mekiği, Florida’daki aşırı soğuk hava koşulları nedeniyle roket güçlendiricisinde meydana gelen bir arıza sonucu 73 saniye sonra infilak etti. Bu kazada 7 mürettebat hayatını kaybetti.

Soyuz 11, tarihindeki en trajik uzay kazalarından birini 30 Haziran 1971'de yaşadı. Uzay aracının dönüş sırasında basınçsız kalması sonucu 3 kozmonot hayatını kaybetti. Bu olay, uzay görevlerinin ne kadar tehlikeli olabileceğini gösteren acı bir örnek olarak kayıtlara geçti.

Uzayda meydana gelen kazaların yanı sıra, yer görevlerinde de trajik olaylar yaşandı. 27 Ocak 1967'de Apollo 1'in test aşamasında çıkan yangında 3 astronot hayatını kaybetti. Bu astronotlardan ikisi daha önce uzaya çıkmış olan Gus Grissom ve Ed White'tı. Bu olay, uzay görevleri için alınan önlemleri daha da önemli hale getiren bir dönüm noktası oldu.

Bu trajik kazalar, uzay görevlerinin gerçekte ne kadar riskli olduğunu ve astronotların hayatlarını tehlikeye atarak insanlık adına büyük bir fedakarlıkta bulunduklarını gösteriyor. Uzayda yaşanan her kayıp, aynı zamanda insanlığın keşif yolundaki kararlılığını ve cesaretini de simgeliyor.

Kaynak; bilimgenc.tubitak