Sadece okuyun.
Sadece ve sadece okuyun.
Herkes sadece okusun.
Ne hikmetse tivi’deki dizilerin sayısı o kadar arttı ki artık insanlarda birbiriyle muhabbet ve sohbet edecek vakit bırakmadılar. Ne Zaman’dan beridir. Tee şu son iki yıldır 7’den 70’e herkes artık televizyon önünde çıt çıkartmadan oturuyorlar. Övülecek bir durum mu tabi ki hayır. Öyle bir hal oldu ki artık pazartesi başka bir dizi günü, Salı başka bir dizi günü, Çarşamba başka bir dizi günü, Perşembe, Cuma ve cumartesi derken geriye Pazar günü kalır ki bu sefer de hiç utanmadan arlanmadan magazin günü damgasını vurur. Bu da yetmez bu kadar dizilerin fazlalığı yeni tartışma programların başlamasının önünü açtı.
O kadar önemli bir hal aldı ki dizilerde yorum yapanlar mı desem, öğleden sonra  çay ocağında oturan ikindi namazını bekleyen emekli Osman, Mehmet ve Ahmet amcalar dahi sabahtan akşama kadar konuşur olmuş, hem bir elinde teşbih çekerken diğer eliyle çayını yudumlarken dizilerde olup bitenleri konuşuyor. Bu da yetmemiş bayan kuaförüne sırf bu diziler hakkında konuşmaya giden tesettürlü teyzeden torununa kadar Ayşe teyze, Fatma abla herkes dizlerin bekasından konuşur olmuş. hatta mahallede ki okula gitmeyen çocuklar dizi müziklerini ezbere bilir olmuş. okula giden hem ortaöğretim hem de lise öğrencileri öğretmenleri ile birlikte dersi kaynatmaya başlar olmuş. nerdeyse okul müdürü öğretmenler odasında Salı günkü diziyi izleyeniniz var mı? Demiş, doktorlar hastane de hastaları muayene sırasında dizileri konuşur olmuş. hatta reçetelere nerdeyse dizinin isimlerini yazmaya başlayacaklar bu gidişle ameliyatlara dizi saatinde ara verilecek gibi görünüyor nede olmasa her meslekten dizi var bu ülkede, polisler polisiye dizilerine o kadar çok kaptırmış ki nerdeyse dizinin etkisinden kurtulamayarak görev aşkıyla şevke gelmişler. Devlet dairelerinde ki sivil memurları gocunmaya başlamışlar nerde bizimle ilgili sivil memur dizileri diye öyle bir vahim tablo ki askeriye eksikti dedik nerdeyse askeri diziler diğer meslek dizilerine göre daha fazla askeri dizilerde komutanlar aşka gelip nerdeyse yakında Şam’da Emevi camisinde içtima alacaklar zaten sınırda en üst düzey dört yıldızların biranda zuhur etmesi ordu bile dizilerden etkilenmiş yakında hepsi zuhurat etti veya tayyi mekan oldu komutan diyecekler. Yani anlayacağınız diziler o kadar çok toplumu etkilemiş ki sabah akşam dizilerle yatıp dizilerle kalkıyoruz. Şehit haberleri de sıradanlaşarak kısaca bahsedilerek ne de olmasa ateş düştüğü yeri yakıyor. Şehitlere ne ağlayan kaldı ne de üzülen. Durum o kadar vahim ki boşanmaların şimdi sebebi ise çok vahim hatta ben bile inanamadım. İşte bir kadın sabahtan akşama kadar kadın programları, izdivaç derken öğle yemeği pişmez, öğleden sonra sanat ve müzik ve hayata gülümse derken akşam yine yemek yok akşam olunca koca eve gelince kocaya yine gülümse sonra tekrar ev halkı bir dizi daha ondan sonra tekrar aynı şey haftanın yedi günü hep hep dizi namaz arası dizi, ders arası dizi, işten gelince dizi ve nereye gidersen git otur yine dizi yine dizi. Şu hale bak nereden nereye geldik. Sonuçları ise bunlar; insanlar arası iletişim bozukluğu, selam ve sohbet eksikliği, özenti alışverişleri, kıskançlık, hasetlik, onda var neden bende yok gibi kalıcı hasar bırakıcı hastalıklara sebep oluyor. Peki nasıl olacak bu suç kimin doğrusu tamamen suç RTÜK, yargı, diyanet ve tarihçilerin suçudur.
Demem o ki… ben anlamam kardeşim, ulemaya bakarım.