AKRA- MENGÜCELİ
 
         1979–1982 arasında 17 sayı çıkan “Mengüceli Dergisi” şuanda “Akra” olarak yayın hayatını devam ettiriyor.
         Erzincan’a geldiğim ilk yıllarda çeşitli kültür ve sanat sohbetlerinin yapıldığı ortamlarda zaman zaman “Mengüceli” adının zikredildiğini duyardım. O yıllarda kentin geleceğine dair kalıcı notlar bu dergi ve çevresinde yapılan etkinliklerle ifa edilmiş.
         Saygın tarihçilerimizden Tahir Erdoğan Şahin’in çıkardığı Mengüceli’de yazma imkânı bulan pek çok kimse arasında bugün yazar, araştırmacı ve akademisyen bulunmakta.
         Kaç on yıldır bu kentte, o kadar imkâna ve kendini yetiştirmiş insan gücüne rağmen, Mengüceli gibi çizgi üstü bir dergi çıkarılmış değil.
         Bu kurumuşluk ve atalete “Akra” dur dedi. Şuanda ikinci sayısı çıktı. Her sayıda bir şehir dosyasına yer veriliyor. Ama öncelik Erzincan ve çevresi il ve ilçelere verilecek.
         Derginin yazarlarından dünyaca ünlü bilim adamı Prof. Dr. Ali Demirsoy’un Akra Dergisi hakkında yazdıkları;
Değerli Dostlar
AKRA dergisinde çıkan yazılara göz attım ve kendi yazdığım “Türk Dili ilgili” yazıyı da bir daha baştan itibaren dikkatlice okudum. İyi ki bu dergiyi çıkarıyorsunuz ve iyi ki benim yazımı da basmaya değer bulmuşsunuz. Belki bu gün değil; ancak yakın bir gelecekte bu yazılanların anlamı ve değeri çok daha iyi anlaşılacak.
Emeğinize teşekkürler.
Saygılarımla
Prof. Dr. Ali Demirsoy

RIFKI KAYMAZ ANILDI
   
         Rıfkı Kaymaz ölümünün 4. yılında anıldı.
        Şehrin kültürel hayatına sürekli katkı koyan Birlik Vakfı tarafından bir panel düzenlendi.       
         Konuşmacılar Prof. Dr. Mehmet Törenek, Doç. Dr Orhan Aktepe, Gazeteci-Yazar, H. İbrahim Özdemir ve eğitimci Hıfzı Kaymazdı.
         Çok istediğim halde bu güzel günde bulunamadım.
         Rıfkı Kaymaz Hocamı Doğu Gazetesi’ndeki köşe yazılarından tanıma şansım olmuştu.
         Mütevazı yaşayan, riyasız, zarif ve yaşamı boyunca hiç kimseyi incitmeyen bir insandı.
         En son gazeteci-yazar H. İbrahim Özdemir ile Erzincanlılar Ansiklopedisine imza atmışlardı.
         Prof. Dr. Erdal Akpınar paneldeki konuşmasında şehirler sahip oldukları değerler üzerinden yükselir diyor.
         Rıfkı Kaymaz bu manada Erzincan’ın sahip olduğu büyük bir değeriydi.
         Kendilerini bir kere daha rahmetle yâd ediyor, dualarımızı tekrarlıyoruz.
 
İSLAM TESLİMİYETİNİN AKLİ OLUŞU
 
         Güzel bir etkinlikte Erzincan Üniversitesi ile “Suskun Deniz Kültür Sanat Kulübü” tarafından düzenlenen “İslam Teslimiyetinin Akli Oluşu” isimli bir paneldi.
Panelistler Yrd. Doç. Ayhan Uçar’ın moderatörlüğünde Prof. Dr. Mustafa Alıcı ve Doç. Dr. Faruk Gürbüz’dü.
         Prof. Dr. Mustafa Alıcı kendine ait hoş üslubuyla hem öğretti, hem düşündürdü, hem de güldürdü. Öğrencileriyle güçlü bir bağ oluşturmuş, sadece eğitimde değil hayat alanlarında da rehberlik ediyor. Artık kütüphanelerden çıkmayan akademisyen profili yerini bu anlayış alıyor.
         Sayın Alıcı; Kuran’ın ilmi, araştırmayı ve aklı kullanmayı teşvik ettiğini ve Müslümanlar için itici güç olduğunu ve yine akıl ile bilimin, din ile vahiy’in ve kalp ile kafanın aynı kaynaktan beslendiğini, çünkü yaratıcının bir olduğunu belirttiler.
         Doç Dr. Sayın Faruk Gürbüz Hocamızı ilk defa dinledim.
         Hitabeti etkileyici ve öz bilgiyi veriyor. İslam akıl dini değil, vahiy ve İslam akılla anlaşılmaz, din dogmadır diyenlere Kuran’da defalarca tekrarlanan akıl etmezmisiniz, düşünmezmisiniz ayetlerini hatırlattı ve Peygamber efendimizin Allah, akıldan daha üstün bir kerem yaratmadı sözünü ifade ettiler.
MÜZİKLE TERAPİ
 
         Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü ile müzik kulübü, eğlenceli ve herkes için faydalı olabilecek bir etkinlik düzenledi.
         Gündüz oturumunda “geçmişten günümüze müzikle tedavi,” paneli düzenlendi.
         İnsanlarda fiziksel, psikolojik, sosyal ve psikolojik ihtiyaçları karşılamak için Müzikle Tedavi…
         Güzel Sanatlar Anabilim dalı Başkanı Doç. Dr. Ersan Çiftçi eski çağ kültüründe hastalıkların tedavisinde yararlanılan müziğin yeniden gündemimizde olduğunu, özellikle Türk Müziği’nde belirli makamların spastik ve otostik ve daha birçok hastalığa iyi geldiğini anlattı.
         Akşam ise “Altaylar’dan Anadolu’ya Türk Müzik ve Hareket Terapisi Konserini” dinledik. Müzikle insan ruhunun derinliklerine nasıl inildiğini hissederek yaşadık.
         Öğrenciler basamaklarda yer bulabilmişti.
         Yapılan her etkinlik öğrenciler üzerinde olumlu etki bırakıyor ve üniversiteyi daha değerli kılıyor.
         Bunun için öğrenci kulüpleri önemli.
         Her türlü zevke ve kültür-sanata hitap eden öğrenci kulüpleri çoğaldıkça, sosyal ve kültürel faaliyetlerde artıyor ve üniversite daha anlamlı bir mekân oluyor. Ve mesleklerini edinirken öğrencilerin hayatı daha da zenginleşiyor.