1939 Erzincan depreminin üzerinden 74 yıl geçti.. Bu süre içerisinde, yeni bir arazi üzerinde yeni bir Erzincan Şehri kuruldu. Ancak ne varki, deprem sonrasında açıkta kalan insanların acil iskanı için kurulan “Geçici Mahalleler” sorunu günümüze kadar geldi...
O zamanki adıyla, “Muvakkat Şehir” olarak tanımlanan arazi üzerinde geçici olarak kurulan, fakat kalıcı hale gelen mahalleler şunlardı : Çarşı Mahallesi, Kızılay Mahallesi ve Taksim Mahallesi. Ayrıca, “İskana Yasak Bölge” ilan edilen, yıkılan Erzincan Şehri arazisinde, deprem kalıntısı İstasyon ve Beybağı mahallesi vardı. Bunlarında kaldırılması gerekiyordu ama kaldırılamamıştı.. Çarşı ve Taksim  mahallesi aradan geçen 70 yıla aşkın zamandan sonra TOKİ’nin devreye sokulması ile kaldırıldı. Bu olayda Bakan Binali Yıldırım’ın Milletvekillerimizin ve Belediye Başkanlarının emeği olduğu biliniyor. 
Yazımızın bu noktasında, 1939 depreminden sonra iskana yasak bölge ilan edilmesine rağmen, bir türlü kaldırılamıyan Beybağı ve İstasyon Mahallelerinin 1982 yılında, iki gün içerisinde nasıl kaldırıldığını anımsamak istiyorum.. Zira bu olayı Erzincan’da bilenlerin sayısı bir elin parmakları kadardı.. Onlarında tümüne yakını rahmetli oldu.. Beybağı ve İstasyon mahallelerinde yaşıyan vatandaşlar için, zamanın hükümetleri kararlar almış imar – iskan Bakanlığı Afetler Fonundan konutlar yaptırmıştı...
İlk tesbite göre, hak sahibi olanlar için 190 evler adıyla anılan konutlar, ayrı bir mahalle olarak kurulmuştur.. Amaç ise, iskana yasak bölgedeki vatandaşların yeni Erzincan şehrine nakledilmesiydi. Fakat amaca ulaşılamadı. O nedenledir ki daha sonra, aynı maksatla Erzurum yolu üzerinde, halkın “Kibrit Evler” adını taktığı 225 konut daha yaptırıldı. Ama yine eski Erzincan Şehri arazisi üzerindeki iskanın sonu gelmedi. Çünki, gidenlerin yerine birileri, çeşitli yörelerden gelip harabelere yerleşiyordu. Sonrada; “Bizde felaket zedeyiz. Devlet bizede ev versin” diyorlardı. Öyleki; Beybağı ve İstasyon mahalleleri, devletten haksız yere konut edinmenin bir yolu, yöntemi olmuştu. 
12 Eylül 1980 öncesi ve sonrasındaki üç yılda, rahmetli Orgeneral Selahattin Demircioğlu, Erzincan’da 3. Ordu Komutanı idi. Aynı zamanda bölgenin sıkı yönetim komutanı da kendileriydi. Rahmetli Demircioğlu Erzurum’un Pasinler ilçesindendi. Demircioğlu Paşa’nın basınla ve halkla sıcak ilişkileri vardı. Sıkça biraraya gelirdik. Kendisinin ayrıca Erzincan’a karşı bir yakınlığı vardı. Zira çocuk yaşta 1939 depremi öncesi Erzincan’daki askeri ortaokulda okumuştu. Eski Erzincan şehrini iyi bilirdi. Erzincan’a ilişkin anıları vardı. Demircioğlu Paşa, belkide o nedenledir ki, Erzincan’ın sorun ve ihtiyaçlarına ilgi duyardı. Çözümüne yardımcı olsun isterdi. Ben o yıllarda TRT’nin Erzincan muhabiriydim. Aynı zamanda Erzincan gazetesinin sahibi ve yazarıydım. Dolayısıyla Demircioğlu Paşa ile iyi diyaloğum vardı. 
Karargahta Paşa’nın makamında bulunduğum bir sırada söz yıkılan şehirdeki Beybağı ve İstasyon mahallelerinden açıldı. Yasak bölge ilan edilmesine rağmen deprem kalıntılarının kaldırılamadığını, nereden geldikleri belli olmayan bir takım insanların gelip yıkıntılara yerleştiğini, sonra da bizde felaketzedeyiz diyerek yeni şehirde kendilerine de konut verilmesini istediklerini ifade ettim. Gidişatın Erzincan şehrine zarar vermekte olduğunu belirttim. 
Rahmetli, yakından ilgilendi ve çözüm için ne düşündüğümü sordu. Bende en kestirme yolun, esasen iskana yasak bölge olan Erzincan şehri eski yerleşim yerinin, devlet tarafından istimlak edilmesi olabileceğini belirttim. Kim istimlak edecek? Deyincede, Tarım Orman Bakanlığının, ağaçlandırmak üzere istimlak edebileceğini, Bakanın Hemşehrimiz Sebahattin Özbek olduğunu hatırlattım. 
Orgeneral Selahattin Demircioğlu, hemen anında makamından Bakanı arattırdı. Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Sebahattin Özbek telefondaydı. Kendisine olayı illetti, çözümünde fayda olacağını belirterek Bakanında görüşünü sordu. Rahmetli Bakan Özbek’te konuyu benimsemiş olmalı ki, aradan bir hafta bile geçmeden görevli olarak Erzincan’a gönderilen bir mühendisin nezaretinde, iş makinaları, deprem kalıntısı köhne yapıları yerle bir etti. Ve hemen ardından ezki Erzincan’daki konutların yeri olan arazinin istamlakına başlanıp sonuçlandırıldı.
Bu gelişmeleri yakından bilenlerin biride zamanın Erzincan Belediye Başkanı Nusret Çetinkaya idi o da vefat etti. Cenazesi İstanbul’dan getirilip Erzincan’da toprağa verildi. 
Günümüzde, Demiryolundan aşağı Terzibaba Mezarlığına giderken, yolun solunda kalan ve Orman İdaresince ağaçlandırılan alan, işte sözüne ettiğimiz gelişmeler sonucunda oluşmuştur.  
Kendisinden söz etmişken; Rahmetli Demircioğlu Paşa’nın, Kırklar tepesinin ağaçlandırılmasında, Yüzüncü yıl Atatürk ormanının kurulmasında, yine konuyu kendilerine iletmem üzerine Erzincan’ı Fırat’ın sol sahilindeki köylere ve Çağlayan’a bağlayan yol üzerindeki demiryolu üst geçitinin yaptırılmasında ve huzur evinin açılmasında çok önemli payının bulunduğunu söylemeliyim. 
30 Ağustos 1979 – 31 Ağustos 1982 tarihleri arasında 3 yıl süreyle Erzincan’da 3. Ordu komutanlığı görevinde bulunan Demircioğlu Paşa 21 Kasım 1988’de vefat etti.
Vefatından sonra eşi tarafından şehrimizde yaptırılan Org. Selahattin Demircioğlu İlköğretim okulu eğitim öğretime hizmet vermeye devam ediyor.
Bu vesile ile; Rahmetli Orgeneral Selahattin Demircioğlu’nu, hemşehrimiz Prof. Dr. Sebahattin Özbek’i ve Nusret Çetinkaya hemşehrimizi rahmetle anıyorum...