Üniversitemizin yeni yerleş alanını gezmeye gittim.
         Kampüs geniş bir alanda kurulmuş. Sağlı sollu dizilmiş bloklarda Selçuklu mimari tarzından esintiler var. Boşluk alanlar çok bırakılmış. Sosyal ve kültürel etkinliklerin gerçekleştirileceği tesisler şuan için mevcut değil. Bu tesislerin yapılmasıyla bu alanların dolacağını, yaşanılabilir bir kampüs alanı olacağını söyleyebiliriz.
         Yerleşkenin ana giriş kapısı yerel ve tarihsel değerler göz önünde bulundurularak evrensel bir dille ifade edilmiş. Aslında giriş kapısı üniversitenin sahip olduğu fikri, hangi çizgide olduğunu gösteriyor. “Çift Başlı Kartal ile bütünleşen Taç Kapı ve altıgen motifli kırık iki yüzeyden oluşan yapı, önden kanatları açık durumdaki “Çift Başlı Kartalı” Sembolize ederken “Yerelden Evrensele Yükselişi anlatıyor” Bu taktire değer özgün tasarım için Mimar Dr. Arzu Güncü, Görsel Sanatlar Eğitimcisi Dr. Orhan Taşkesen ve statik projesini çizen Murat Demir’ciyi kutluyoruz.
         DAĞILMIŞ ŞEHRİN ÖĞRENCİYE ZORLUKLARI       
         Bugüne kadar çok konuşuldu üniversitemiz bu kadar uzakta olmalımıydı olmamalımıydı. Bizlerde şehre yürüyüş mesafesinde olmasını arzulamıştık. Ama olmadı.
         Bu saatten sonrada bunları konuşmanın, öğrencilerimizi çok güzel yapılan yeni kampüs alanından soğutmanın anlamı yok. Farkındayız, fakat benzer hataları gördüğümüzde de söylemeden edemiyoruz.   
         Erzincan, kamu lojmanlarından Ergan’a yedi kilometre, sadece boyuna değil enine de yedi kilometre. Fakat bukadarcık mesafede öğrenciler arabasız hiçbir yere gidemiyorlar. Her şey dağınık ve birbirine çok uzak. Öğrencilerimize küçük şehirde yaşamanın müthiş avantajlarını sağlamak varken, yüz bin nüfuslu bir kentte büyük şehirlerde görülen zorlukları neden yaşatalım. Ev bulmanın zorluğu, yurt imkânlarının kısıtlılığı vs.
       ÖNEMLİ OLAN
       Önemli olan fiziki olarak uzakta olan üniversite ile şehrin arasında bir kopukluk olmasını önlemek, kentle bütünleşebilmek, üniversite heyecanını devam ettirmek. Kayıt yaptırıp ta gelmeyen öğrencilerin gelmeme nedenlerini anlamaya çalışmak. Tercih edilmeyen bölümler, kentimiz için ihtiyaç duyulan bölümler ve bu alanlarda nitelikli insan yetiştirmek.
         Son maddeyi çok önemsiyorum. Bu konuda birçok kez yazdım.
         “Yeryüzünde Erzincan insanı kadar depremlerden etkilenen insan yoktur. Deprem Erzincan’ın acıyan yanıdır. Üniversitemiz bu kanayan yaraya çözüm üretebilir. Yapılmayanı yaparak depremle öne çıkabilir. Kabul edelim, kentimiz deprem riski yüksek olan bir şehir. Hiç olmazsa deprem mimarisini bu şehirde uzmanlık olarak belirleyebiliriz. Üniversitemiz, deprem konusunda Erzincan’da boşluk bırakmayarak her alanı doldurabilir”.
         ÖĞRENCİ ŞİKÂYETLERİ
         Son birkaç haftadır öğrencilerden yoğun mail ve telefonlar alıyoruz. Diğer gazeteci arkadaşlara da gitmiş bu mail ve telefonlar. Nedense basını bilgilendirmeyi tercih ediyorlar. Konu; yurtlardan kampüs alanına gitmek isteyen bayan öğrencilerin otobüslerde ki yoğunluktan rahatsız edilmelerine dair çok üzüntü verici bir hadise.
         Öğrenciler üniversite yönetimine mi, belediyeye mi, taşımacılık kooperatifine mi nereye müracaat edecekleri konusunda şaşkınlık yaşadıklarını belirtiyorlar. Birilerinin taşımacılık kooparatifini uyarmaları gerektiğini belirtiyorlar.
         Otobüslerin köy minibüsü gibi doldurularak taşındıklarını yoğunluktan bazen şoförlerin yanına oturmak zorunda kaldıklarını ifade ediyorlar.
         Belediye Başkanı Sayın Yüksel Çakır’ın otobüsleri denetlemelerinden memnuniyet duymuşlar. Fakat, sabahları ve ansızın denetlemelerini söylüyorlar.
         Otobüslerin tıka basa dolmadan kalkmadıklarını, şehirden kalkan otobüslerin yukarıdan dolu geldiklerini çoğu zaman arka kapıdan bindiklerini ancak yerleşkede indikten sonra kartlarını okutabildiklerini söylüyorlar.
         Diğer bir şikâyet konusu ise yerleşke alanındaki otobüs duraklarında yağan yağmurdan korunacakları herhangi bir sundurmanın olmaması.
         ERZİNCAN EMNİYETLİ İL
         Erzincan’a Türkiye’nin birçok şehrinden gelen öğrenciler var. Ve bu öğrenciler yeni bir kente gelmenin hem heyecanını hem de çekingenliğini yaşıyorlar. Ve doğuda bir şehir olmamız nedeniyle kafalarında bir takım olumsuz düşünceler taşıyarak geliyorlar. Erzincan’a geldiklerinde a burası çok farklı bir şehirmiş, huzurlu kent diyecekleri bir tablo ile karşılaşmalarını beklerken, bu tür hadiseleri yaşamaları üzüntü verici.
         Erzincan, hakikaten Türkiye’nin emniyetli illeri arasında yer almaktadır. Ben 15 sene önce öğrenci olarak geldiğim Erzincan’da çok samimi, kucaklayıcı ortamlar bulmuştum. Ve huzurlu bir kent imajı oluşmuştu kafamda. Öğrenci olarak gelip te 20-25 senedir şehrimizde kalan insanlar var. Bu nedenle Erzincan karma bir şehirdir.
         ÇÖZÜM;
         Öğrenci yoğunluğu fazla olan fakültelerin yeni yerleşke alanına geçmesiyle öğrencilerin taşınmasında ciddi sıkıntıların olacağı sürekli gündemdeydi. Belediye ve otobüs işletmeciliğinin bu sorunu kısa sürede iyi bir noktaya taşıdıklarını söyleyebiliriz. Bu problemi de kısa sürede çözeceklerine inanıyoruz.
         Problemi söyleyen öğrenciler çözümü de belirlemişler. Özellikle sabahları bütün yurtların önünden ayrı yeten otobüs kalkmasını, yukarıdan gelen otobüslerin sabahları dolu geçtiğini ifade ediyorlar.
         Buna ilaveten en az iki tane otobüsün hiç durmadan ring yapmasını sürekli dolaşması gerektiğini ifade ediyorlar.
         Otobüs hatları ve seferlerinde değişikliğe gidilebilir. Soğuk kış günlerinde öğrencilerin otobüs duraklarına kadar yürümeleri çilekeş olur. Mevcut durumda hatlardan biri ordu caddesinden, diğeri Meslek Yüksekokulu’ndan yukarı çıkarak kredi yurtlarda her ikisi birleşmektedir.
         Şehri üçe ayırırsak, bir hat Mit’in oradan, ortada Fevzi Paşa’dan, altta özellikle öğrencilerin yoğun olduğu Aşağı Çarşı Toki’lerinden geçebilir.
         Günümüzde kentler gibi üniversitelerde birbirleriyle yarışıyor. Bu yarış öğrencilerini terminallerde karşılayan 5- 10 dakikada kayıt işlemlerini yaptıran, sürekli etkinlikler düzenleyen, öğrencilerini yurt dışında faaliyetlere gönderen, hayallerini gerçekleştirmeleri noktasında başarılı öğrencilerinin arkasında olan, sürekli ihtiyaçlarını karşılayan üniversiteler arasında sürüyor. Bu yarışta Erzincan Üniversitesi’nin de ivme kazanacağını düşünüyoruz.
         Huzurlu kent öğrencilerin tercih nedenidir. Öğrencilerimizin beklentilerini, tüm sıkıntılarını çözerek onların yanında olduğumuzu gösterebiliriz.
 
         REKTÖR OSMAN
         Üniversiteyi gezmeye gittiğimde bir arkadaşım için öğrenci işlerine de uğramam gerekiyordu. İçeri girdiğimde öğrencilik yıllarımızın korkulu rüyası, üniversitemizin emektarı Rektör Osman tam karşımda. Hem sevindim, hem de eyvah dedim. Yıllar Osman Bey’i hiç değiştirmemişti. Her zaman ki gibi mevzuata aykırı bir şeyler buldu ve olmaz dedi. Bir eksiğiniz varsa belki Rektör Bey’i ikna edebilirsiniz. Ama Rektör Osman’ı asla. Öğrenci işlerini geçmek öyle kolay değildir. Osman Bey için ortası yok, evet veya hayır. Kanuna, nizama uygunsa Evet, yoksa Hayır.
         Fakültelerimizde okuyup ta Osman Bey’le anısı olmayan öğrenci yok gibidir. Üniversitemizden sayısız öğrenci mezun olmuştur. Abartısız, 10 yıl önce mezun olan öğrenciyi numarasıyla hatırlar.
         Emektar diyorum çünkü Erzincan Üniversitesi’nin en eski çalışanlarından ve en önemlisi emek verenlerinden. Ve gerçekten üniversiteye hizmeti kendine çok görmeyen bir insan. Ah birde öğrenci dostu olsa.
         Herkesin ayrı bir çalışma tarzı var. Osman Bey’de son derece disiplinli, işini çok iyi bilen, ehliyet ve liyakat sahibi bir insan. Lakabı da bu yeteneklerinden geliyor. Yerine bir başkasını bulup koyamazsınız. Çünkü işini onun kadar iyi yapanı bulmak çok zor.
         Yıllardır aynı yerde çalışan böyle çalışkan bir insanı daha iyi yerlerde görmek isterdik.        
         Üniversitemiz kurulmadan önce o bizim rektörümüzdü.
         Osman Ağabey’imize sağlıklı, mutlu bir yaşam diliyorum.