Yeni yayımlanan bir genomik araştırma, dünyanın en zorlu çevre koşullarından birine sahip olan Himalayalar’da yaşayan insan topluluklarının, yüksek rakımlara olağanüstü bir genetik uyum geliştirdiğini ortaya koydu. Avrupa, Asya ve Orta Doğu'dan bilim insanlarının katılımıyla yürütülen çalışmada, daha önce bu ölçekte genetik olarak incelenmemiş çeşitli etnik grupların tüm genom dizileri analiz edildi.

Araştırma, Himalayalar’daki nüfus yapısının 10.000 yıldan uzun bir süre önce şekillenmeye başladığını gösteriyor. Bu tarih, bölgedeki kalıcı yerleşimlere dair arkeolojik kanıtlardan binlerce yıl öncesine denk geliyor. Bulgular, bu bölgeye yerleşimin ne zaman ve nasıl gerçekleştiğine dair geleneksel varsayımları sorguluyor.

Çalışma, insan vücudunun düşük oksijen seviyeleriyle baş etmesini sağlayan genetik adaptasyonların izini sürerken; hipoksi, metabolizma, bağışıklık sistemi ve fiziksel aktiviteyle ilişkili yeni gen varyantlarını da ortaya çıkardı. Özellikle, Denisovalı soyu tükenmiş arkaik bir insan türünden miras alınan ve yüksek rakımlı yaşam için kritik kabul edilen bir genin, tüm Himalaya topluluklarında yaygın olduğu tespit edildi.

Sürpriz bir şekilde, bu genetik varyantlara yalnızca yüksek rakım topluluklarında değil, aynı zamanda Güneydoğu Asya gibi deniz seviyesine yakın bölgelerde yaşayan bazı gruplarda da rastlandı. Bu durum, insan evrimine dair beklenmedik bağlantıların varlığını gündeme getiriyor.

Araştırmada ayrıca, Himalayalar’ın sadece bir izolasyon bölgesi değil, aynı zamanda genetik geçişlerin ve göçlerin merkezi olduğu vurgulandı. Bölgedeki genetik yapı, tarih boyunca Güney/Orta Asya ile Doğu Asya arasında çift yönlü bir etkileşime sahne oldu. Bu hareketlilik, Tibet ve Gupta gibi büyük imparatorlukların genişleme dönemleriyle paralellik gösteriyor.

Genetik analizler, bu dağlık bölgede yaşayan küçük ve izole toplulukların çevresel ve tarihsel baskılar karşısında nasıl evrimleştiğine dair önemli ipuçları sunuyor. Elde edilen veriler, sadece geçmişe ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda günümüzde insan sağlığı ve çevresel stres faktörlerine karşı biyolojik tepkiler konusunda da yeni araştırma yolları açıyor.

Araştırmacılar, bu bulguların gelecekte yüksek rakımlı yaşam, göç rotaları ve insan genomunun çevresel streslere karşı direnciyle ilgili yeni çalışmalara temel oluşturacağını belirtiyor.

Muhabir: Merve Kiraz