.

Kuran-ı Kerim, Allah’ın dünyamızı aydınlatması için gönderdiği bir nurdur. İnsanların dünya ve ahret hayatlarını düzene koyacak ve onlara;  dünya ve ahret mutluluğunu sağlayacak bir nur.

 Bu İlahi nur,  İslam Âlemine günün yirmi dört saati akıp durmaktadır. Müslümanlar da bu nurdan faydalanmak için koşup durmaktadır. 

Çünkü bütün İslam Âleminin bu nura çok ihtiyacı var ve gerçekten de bütün İslam Âlemi’  bu nura susamış durumdadır.     

Ancak  İslam Âlemi, bu nurdan nasibini bir türlü alamıyor.  Sadece bu nurdan doya, doya faydalanmak için, kana kana içmek için koşup duruyor. O İlahi nurun akışını görüyor ve sadece o ulvi ve ilahı sesi dinliyor.

 Evet! Kuran-ı Kerim’i okumak, dinlemek; inanmış ruhları, melekleri cezbeden bir ibadettir. Sırf iyilik ve hayır yapmak için yaratılmış olan meleklerin dahi semadan inmesine sebep olur.

Ama Kuran, sadece okunup, dinlemek için gönderilmemiştir.  Kuran; bir vaaz, bir öğüt,  bir beyan, aynı zamanda bir bildiri ve uyarı, en önemlisi insanı, insanlığa yönlendiren, davet eden ilahi bir kelâmdır.

Bunun için Kuran-ı; anlamak, amacı için okumak gerekir.  Ama bizler, genel olarak; çok iyi okumak veya çok iyi dinlemek amacı ile Kuran-ı Kerim’ i okuyor, dinliyor ve  yüceltiyoruz. 

Tabii ki; Kuran-ı Kerim’in insanlardan istediği ilk şey, okumaktır: “Yaratan Rabbinin adıyla oku” (Alak- 96/1). Çünkü Kuran-ı anlamak için önce onu okumak yahut dinlemek gerekir:  “Kuran okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size rahmet edilsin” (A'raf-7/204).

Ama sadece okuyup dinlemek veya anlamını yarım yamalak anlamak yeterli olmuyor. Yeterli olsaydı bu gün;  İslam Âlemi yerlerde sürünüyor olmazdı. Fakirlik, yolsuzluk, haksızlık, kan, gözyaşı ve onursuzluk içinde boğuluyor olmazdı. Avrupalılara hizmetçisi olmak için kapılarına dayanıp onlara yalvarır durum da düşmezdi.

Kuran, yalnızca insanların ölüm ötesi hayatlarını ilgilendiren hususları açıklayan, ibadetler hakkında bilgi veren ve Allah’ın birliği,  varlığını ortaya koyan delilleri değil, aynı zamanda o; insanların dünyadaki mutluluklarını temin hususunda da yol gösterendir: "Ey insanlar! İşte size, Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdeki dertlere bir şifa, müminlere doğru yolu gösteren bir hidayet ve rahmet geldi." (Yûnus 10/57) . 

 

 Bunun için İslam da tefekkür çok önemlidir. Tefekkür: Düşünmek, düşünceyi harekete geçirmek, akıl yormak, iyice düşünmek, derin düşünmek, hayrı ve şerri, faydalı ve zararlıyı görmeye yarayan kalpteki ışık, bir işin akıbeti hakkında düşünmek… Şeklinde tarif edilmiştir. Bununla ilgili bazı ayet mealleri şöyledir :  “…Allah size ayetlerini böyle açıklar ki düşünesiniz" (Bakara 2/219). " . ..İşte düşünüp anlayasınız diye Allah size ayetleri açıklar"(Bakara 2/266). " ... işte biz, düşünen bir toplum için ayetleri böyle açıklıyoruz"(Yfinus 10/24). " ... Sana da bu zikri (Kuran-ı) indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın, ta ki düşünüp anlasınlar" (Nahl 16/44). "Eğer biz bu Kuran-ı bir dağa indirseydik, şüphesiz onu, Allah korkusundan baş eğerek parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz" (Haşr 59/21).

Aynı konuyla ilgili olarak tedebbür ifadesi de kullanılmıştır. Tedebbür; işlerin sonunu düşünmek, işin sonuna bakmak, bir işin sonunu başından hesap etmek, dikkatli olmak, anlamak, Kuran ayetlerini derinlemesine düşünerek anlamına vakıf olmak ve doğru yorumlara ulaşmak ..gibi manalara gelir. Bu hususla ilgili ayetlerin bazılarının anlamı da şöyledir: "Hala Kuran üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi?" (Nisa 4/82). "Onlar bu sözü (Kuran-ı) hiç düşünmediler mi?" (Mü'minfin 23/68). "Bu Kuran, çok mübarek bir kitaptır. Onu sana indirdi ki, ayetlerini düşünsünler ve aklıselim sahipleri öğüt alsınlar" (Sad 38/29). "Kuran'ı düşünmüyorlar ını? Yoksa kalpleri kilitli midir?" (Muhammed 47/24).

Bu zikredilen ayetlere rağmen günümüzde çoğumuz, hatta genele yakınımız düşünce fakiriyiz.

 Durumumuzu görmek için namaz çıkışı bir camimizin kapısında duralım ve namazdan çıkan insanlarımıza: “Günde beş vakit namazın her rekâtında okuduğun; Fatiha Suresi’nde Allah-u Teâlâya ne diyorsun?” diye soralım. Ben inanıyorum ki çoğunluğumuz, sadece okuyordur. Ve dinliyoruz..

Kuran; sadece sevaptır diye okunacak veya dinlenecek veya geçmişe ait bir kitap değil, varlığını ve rehberliğini kıyamete kadar sürdürecek olan, çağları aşan ve kucaklayan bir kitaptır.  Bütün insanların kıyamete, hatta ebede kadar mutlu olma ihtiyaçlarını karşılayan bir kitabıdır.