Sakızın Bilinmeyen Yüzü: Her Çiğnemede Gelen Mikroplastikler

Nefes tazelemek, stresi azaltmak ya da sadece keyif için çiğnediğimiz sakızlar hakkında şaşırtıcı bir gerçek gün yüzüne çıktı. Son yapılan bilimsel çalışmalar, sakızların, içerdiği polimerler nedeniyle çiğneme eylemi sırasında ağzımıza yüzlerce hatta binlerce mikroplastik partikülü saldığını ortaya koydu. Bu minik plastik parçacıkların yutulma potansiyeli ise, halihazırda birçok gıda ve içecek yoluyla maruz kaldığımız mikroplastik yüküne bir yenisini ekliyor. Özellikle Amerikan Kimya Derneği (ACS) ve Queen's University Belfast'tan araştırmacıların bulguları, bu konuda ciddi soruları beraberinde getiriyor.

Sakız Bazının Sırrı: Plastik Polimerler Gizli İçerik Mi?

Peki, bu mikroplastikler sakızın neresinden geliyor? Bilim insanları, modern çiğneme sakızlarının temel maddesi olan "sakız bazının" genellikle sentetik polimerler içerdiğini belirtiyor. Bu polimerler, sakıza o eşsiz çiğnenebilir dokuyu ve esnekliği kazandıran maddeler. Daha önce doğal reçinelerden (chicle gibi) elde edilen sakız bazları, günümüzde maliyet ve üretim kolaylığı nedeniyle polietilen, polivinil asetat gibi plastik türevleriyle zenginleştiriliyor. Yani farkında olmasak da, çiğnediğimiz çoğu sakız aslında bildiğimiz plastik maddeleri içeriyor.

Araştırmalar, hem sentetik hem de doğal bazlı olduğu iddia edilen sakızların benzer oranlarda mikroplastik saldığını gösteriyor. Ortalama bir sakız parçasının gram başına 100 ila 600 mikroplastik partikülü salabildiği, büyük bir sakız parçasının ise 3.000'e kadar partikül yayabileceği belirtiliyor. Partiküllerin çoğu çiğnemenin ilk 2 ila 8 dakikasında salınıyor. Bu da, sık sakız çiğneyen bir kişinin yılda on binlerce, hatta 30.000'e kadar mikroplastik yutabileceği anlamına geliyor.

Sağlık Üzerindeki Potansiyel Etkiler: Bilim Dünyası Hala Araştırıyor

Peki, ağzımızdan giren bu mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki etkisi ne? Bilim insanları bu konuda henüz kesin sonuçlara ulaşmış değil ve araştırmalar devam ediyor. Ancak hayvan çalışmaları ve insan hücreleri üzerindeki bazı deneyler, mikroplastiklerin inflamasyona, DNA hasarına, metabolik bozukluklara ve hatta kardiyovasküler hastalık riskini artırmaya yol açabileceğini düşündürüyor. Vücuda giren bu minik parçacıkların kan dolaşımına, akciğerlere, plasentaya ve hatta beyne ulaşabildiği de tespit edilmiş durumda.

UCLA'dan Dr. Sanjay Mohanty, "Amacımız kimseyi alarma geçirmek değil. Bilim insanları mikroplastiklerin bize zararlı olup olmadığını henüz bilmiyor. İnsanlar üzerinde yapılmış bir deneme yok," dese de, bu bulgular mikroplastiklere maruz kalma kaynaklarımızın beklenenden çok daha çeşitli olduğunu gözler önüne seriyor. Uzmanlar, çay poşetleri veya diğer gıda kaynaklarına kıyasla sakızdan alınan mikroplastik miktarının nispeten küçük olduğunu belirtse de, sakız çiğneme alışkanlığını sınırlamanın veya tek bir sakızı daha uzun süre çiğnemenin maruziyeti azaltabileceğini öneriyorlar.

Bu araştırmalar, gündelik hayatımızdaki "masum" alışkanlıkların bile çevresel ve sağlık boyutunu yeniden düşünmemiz gerektiğini gösteriyor. Sakız üreticileri ve bilim dünyası, bu bulgular ışığında daha güvenli ve çevre dostu alternatifler üzerinde çalışmaya devam ediyor.

Muhabir: Sümeyra İçer