Bugünkü güneybatı Libya'nın çorak topraklarında, Sahra Çölü’nün sert iklimine meydan okuyan gelişmiş bir medeniyet bir zamanlar yükselmişti: Garamantes. Yaklaşık 2.400 yıl önce kurulan bu toplum, modern dünyaya hem uyum ve yaratıcılığın gücünü hem de kaynakların bilinçsiz kullanımının sonuçlarını hatırlatıyor.

Antik çağlarda Sahra, günümüzdeki gibi kuru ve kavurucu değil, serin ve yeşil bir savanaydı. Ancak Garamantes halkı yerleştiğinde, çevre çoktan bugünkü kurak halini almıştı. Bu zorlu ortamda yaşamayı başaran Garamantes’lerin sırrı, yeraltı suyuna ulaşmak için kullandıkları foggara adlı sulama sistemiydi. Bu teknik, yamaçlara kazılan tüneller aracılığıyla yeraltı sularını yüzeye taşıyarak tarımı mümkün kılıyordu.

Bu tür yeraltı sulama yöntemleri başka uygarlıklarda da görülse de, Garamantes sistemi etkili biçimde geliştirip uzun yıllar kullanmayı başardı. Bu suyun kaynağı ise devasa bir yeraltı akiferiydi. Jeologların araştırmalarına göre, bu akifer milyonlarca yıl önceki daha nemli dönemlerde dolmuştu.

Garamentes'in en büyük yerleşimlerinden biri olan Wadi el-Agial, dönemin en gelişmiş yaşam alanlarından biri olarak kabul ediliyor. Suya kolay erişim ve doğal savunma sağlayan uçsuz bucaksız çöl, onları dış tehditlerden uzak tutmuştu.

Ancak bu başarı, aynı zamanda önemli bir uyarı da taşıyor. Sürekli ve kontrolsüz su kullanımı, sonunda yeraltı rezervlerinin tükenmesine neden oldu. Bu durum, Garamantes’in çöküşünün başlıca nedenlerinden biri olarak görülüyor.

Sonuç olarak, Garamantes medeniyeti, çölün ortasında kurulmuş bir uygarlığın su ve teknolojiyle nasıl geliştiğini; ancak doğanın sınırlarına saygı gösterilmediğinde bu başarının nasıl sona erebileceğini çarpıcı biçimde gözler önüne seriyor.

Muhabir: Merve Kiraz