Bilim dünyası, 2015 yılında yapılan bir keşifle heyecanlanmıştı. NASA’nın Kepler uzay teleskobu, Güneş’e oldukça benzeyen bir yıldızın etrafında dönen Kepler-452b adlı bir gezegeni tespit etti. Ancak bu keşfi asıl özel kılan şey, Kepler-452b’nin boyutları ve yörüngesiyle Dünya’ya son derece benzemesiydi. Şimdi ise bilim insanları şu sorunun peşinde: “Kepler-452b’de yaşam var mı?”
Kepler-452b, Güneş'e benzer bir yıldızın çevresindeki yaşanabilir bölgede yer alıyor. Bu, yüzeyinde sıvı halde su bulunabileceği anlamına geliyor; yani yaşamın temel yapı taşı için uygun koşullar olabilir. Üstelik bu gezegen, Dünya’dan yaklaşık %60 daha büyük bir çapa sahip. Bu da daha güçlü bir yerçekimi ve kalın bir atmosfer anlamına gelebilir. Böyle bir atmosfer, gezegeni zararlı radyasyondan koruyabilir ve sıcaklık dengesini sağlayabilir.
Ancak soru işaretleri de var. Kepler-452b’nin yüzeyinde ne tür bir atmosfer olduğu, suyun gerçekten var olup olmadığı ya da gezegenin kendi etrafında dönüş süresi gibi kritik bilgiler hâlâ bilinmiyor. Eğer gezegen çok yavaş dönüyorsa, bir tarafı sürekli aydınlıkta, diğer tarafı ise karanlıkta kalabilir. Bu da yaşamı zorlaştıracak uç sıcaklık farkları yaratabilir.
Gezegenin atmosferinde oksijen ya da su buharı gibi yaşam izleri taşıyan gazlar var mı, bunu anlamak için çok daha gelişmiş teleskoplara ihtiyaç var. Ne yazık ki Kepler-452b, Dünya’dan tam 1400 ışık yılı uzaklıkta. Şu anki teknolojiyle, en hızlı uzay aracı bile bu mesafeyi milyonlarca yılda ancak aşabilir.
Kepler-452b belki de gerçekten bir “Dünya 2.0”. Ancak orada yaşam olup olmadığını kesin olarak öğrenebilmemiz için henüz çok erken. Yine de bu keşif, insanlığın evrendeki yerini anlamaya çalıştığı yolculukta çok önemli bir adım.
Belki bir gün, ya biz onlara ulaşırız, ya da onlar bize.