Erdal Akpınar açıklamasında şu ifadeleri kullandı; “Şöyle başlamıştık: Hayalimiz, hayat ve evren üzerine derin düşünceler serdeden mütekâmil bir filozofla olup biteni anlamaya çalışan idealist bir gencin ve daha nicelerinin bir araya gelebileceği; Erzincan, Türkiye ve hatta tüm dünya adına konuşup tartışabileceği bir kapı, bir adres olmak. Vakfımız, bu idealin ve toplum için yararlı şeyler yapma düşüncesinin bir ürünü olarak ortaya çıktı.
Şunun farkındaydık. Türkiye'de büyük kentler dışında eğitim, kültür, düşünce ve fikir eksenli bir hareketi yürütmek oldukça zordur. Zorlukların başında bu işlere gönül veren insanların azlığı ve mali sorunlar gelir. Şüphesiz bu zorluklar Erzincan için de geçerlidir. Ancak bir şekilde bu işlerin birileri tarafından yapılması gerekir. Toplumsal gelişmenin ve kalkınmanın yolu bundan geçer. Günlük mülahazaların ve şaşaalı hayatın parıltısından ve gürültüsünden uzakta, orta ve uzun vadede topluma ve ülkeye daha büyük yararlar sağlayacak nitelikli işler yapmak gerekir. Esasen başta FETÖ ihaneti olmak üzere ülkemizin ve İslam dünyasının yaşadığı bunca trajedinin ve yıkımın bize öğrettiği en önemli şey budur. Zihinsel bakımdan sağlıklı, vatanperver, ufuk sahibi, düzgün ve yetkin insanlar yetiştirmeliyiz. Biz, Birlik Vakfı Erzincan Şubesi olarak bunu kendimize mihver edindik. Hiç şüphesiz bunlar, etkileri derinden ve zamanla hissedilen uzun soluklu çabalardır.
Birlik Vakfı Erzincan Şubesi 23 Şubat 2013 tarihinde açıldı. Aradan beş yıl geçti. Bu süre insanlık tarihi bakımından kısa olsa da, bir kuruluş için muhasebe yapacak kadar yeterince uzun. Nereden geldik, neredeyiz, nereye gidiyoruz? Neyi, ne kadar yapabildik; ne kadar yapamadık? Niçin? Aslında yönetim olarak bu soruları kendi içimizde sıklıkla soruyor ve cevaplandırıyoruz. Ama bu cevapları mensuplarımızın ve halkımızın da bilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Çünkü biz bir sivil toplum örgütüyüz. Kendimizi memleketimize, halkımıza, ülkemize ve insanlığa karşı sorumlu hissediyoruz.
Şube Yönetim Kurulu Başkanı olarak öncelikle şunu belirtmeliyim ki, beş yıl boyunca yukarıda ifade etmeye çalıştığım hedeflerimizin ve ilkelerimizin arkasında gücümüz nispetinde durmaya çalıştık. Onlarca etkinlik gerçekleştirdik. Halka açık yüz elli civarında seminer ve konferans düzenledik. Burslar verdik, yardım kampanyaları organize ettik, çalıştaylar yaptık, projeler yürüttük. Yeri geldi meydanlara indik, yürüyüşler tertip ettik, bildiriler yayınladık. Erzincan'ı, Türkiye'yi, İslam dünyasını ve tüm insanlığı kendimize dert edindik; sorunlara çare olmaya çalıştık. Faaliyetlerimizde farklı fikir ve düşüncelere yer vermekten çekinmedik. Kapımızı ve kürsümüzü mukaddesatımıza ve milli kimliğimize düşman olanlar dışında, herkese açık tuttuk. Kimseyi ötelemedik, ötekileştirmedik. İsmimizdeki "birlik" kavramının anlamına uygun hareket etmeye özen gösterdik. Bunları yaparken özgün duruşumuzu koruduk. Vasat polemiklerden uzak durduk. Mehmet Akif, Necip Fazıl, Nurettin Topçu ve Sezai Karakoç gibi büyük dava adamlarının şekillendirdiği medeniyet projemizin çizgisinde sabırla ve metanetle yürümeye gayret ettik. Bunda büyük ölçüde başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Nitekim vakfımız bu özelliğinden dolayı Erzincan'da makul ve duyarlı kesimlerin güvenini kazandı, aklın ve vicdanın sesi oldu.
Geride bıraktığımız beş yıl, İslam dünyası ve Türkiye açısından önemli gelişmelere sahne oldu. Hiç şüphesiz bunların başında Suriye sorunu, 15 Temmuz FETÖ darbesi ve terör olayları gelir. Takdir etmek gerekir ki, bu ve benzeri olumsuzluklar halkın yaşantısını ve gündemini derinden sarstı; kurumların olağan işleyişini ve planlarını bozdu. Bu süreç vakfımızı etkiledi. Nitekim sosyal yardım faaliyetlerine daha fazla yönelmek zorunda kaldık. Başta Suriye olmak üzere pek çok yardım organizasyonunda yer aldık, mesaimizin ve enerjimizin önemli bir kısmını bunlara hasrettik. Bu kapsamda 2014 yılında kırk kadar STK ile birlikte kurduğumuz ESTOYAD'ın (Erzincan Sivil Toplum Kuruluşları Yardım ve Dayanışma Platformu) koordinatörlüğünü yürüttük. Erzincan'dan Suriye'ye onlarca yardım tırı gönderdik. Kuşkusuz bu hususta asıl takdir edilmesi gereken her seferinde yardım kampanyalarına büyük destek veren kadirşinas Erzincan halkıdır. Ayrıca Erzincan Sivil Toplum Kuruluşları Platformu ve Erzincan Milli İrade Platformu'nun kuruluşunda ve faaliyetlerinde aktif bir şekilde rol oynadık.
FETÖ darbesi, tüm Türkiye'nin olduğu gibi, vakfımızın gündemini de değiştirdi. Nitekim 15 Temmuz 2016 akşamı darbenin ayak seslerini duyar duymaz meydanlara indik. "Söz konusu vatansa gerisi teferruattır" şiarıyla tüm çabamızı ve enerjimizi bu konuya, yani FETÖ ile mücadeleye yoğunlaştırdık. Kamu kurumları, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte her zaman ve zeminde bu alçak terör örgütüyle etkin bir mücadelenin içerisinde olduk. Türkiye'yi ve İslam dinini içeriden teslim almayı hedefleyen dış odakların maşası olmuş işgal zihniyetini hep birlikte püskürttük. Başta PKK ve FETÖ olmak üzere, her türlü terörün karşısında güvenlik güçlerimizin yanında durduk. Diğer yandan Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş için yapılan anayasa referandumunu günlük mülahazaların ötesinde, Türkiye'nin önünü açacak hayati bir mesele olarak görüp, sahiplendik. Tanıtım programları yaptık, anayasa değişikliği lehinde kampanyalar yürüttük.
Erzincan'da yeni kurulmuş olsa da, Birlik Vakfı Türkiye'nin en eski, en köklü sivil toplum örgütlerinden biridir. Öyle ki; kökleri 1916'ya, I. Dünya Savaşı yıllarında kurulan Milli Türk Talebe Birliği'ne (MTTB) kadar uzanır. Yani asırlık bir çınar... Kuşkusuz bu büyük mazi, bu köklü gelenek yola çıktığımız ilk günden beri bize ilham kaynağı oldu, gücümüze güç kattı. Bu vesileyle başta vakfımızın iki güzide kurucusuna, medarı iftiharımız Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanımız Sayın İsmail Kahraman'a Birlik Vakfı Erzincan Şubesi Yönetim Kurulu adına şükranlarımı sunuyorum. Erzincanlı hemşerimiz Başbakan Sayın Binali Yıldırım vakfımızın faaliyetlerine hep destek verdi, yanımızda oldu. Kendilerine müteşekkirim. Ayrıca Mütevelli Heyeti Başkanımız Av. Mehmet Alacacı ve diğer Genel Merkez yöneticilerimiz aradan geçen beş yıl boyunca bizlerden yardımlarını hiç esirgemedi. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Şurası bir gerçek ki; Türkiye siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan önemli bir değişim yaşıyor. Bunlar arasında siyasi alandaki değişimi özellikle zikretmek gerekir. Yıllarca vicdanlara ve muhalif mahfillere mahkûm edilen milli ve yerli siyaset söylemi nihayet başkentte karşılık buldu, iktidar oldu. Diğer yandan dış politika alanında konjonktürel bakımdan oldukça sorunlu bir dönemden geçiyoruz. Bölgemizde güç ve çıkar çatışmaları zirveye çıkmış durumda. Haritalar değiştirilmek isteniyor. Bütün bunların karşısında vakit; Türkiye'nin temel menfaatleri ekseninde birliğimizi tahkim etme ve daha çok çalışmak vaktidir. Tüm Birlik Vakfı camiası gibi, Erzincan Şubesi olarak bizler de bunun bilincindeyiz. Beşinci yılımızı bu bilinçle ve güzel işler başarmış olmanın mutluluğuyla birlikte kutluyoruz.”