Doğu Anadolu’nun kalbinde, dağların sessizliğine karışan ezan sesleriyle yankılanan Erzincan… Bu kadim şehir, yüzyıllardır yalnızca coğrafi güzelliğiyle değil, taşıdığı inanç ve mimarî mirasla da Anadolu’nun ruhunu yansıtıyor. Terzibaba’nın görkemli kubbesinden Mama Hatun’un zarif taş işçiliğine, Gülabi Bey’in tarih kokan duvarlarından Refahiye Ulu Camii’nin batı etkili mimarisine kadar her bir yapı, Erzincan’ın çok katmanlı geçmişine sessiz tanıklık ediyor. Bugün bu camiler, yalnızca ibadet mekânı değil; tarih, sanat ve kültürün iç içe geçtiği yaşayan birer hafıza mekânı olarak zamana meydan okumayı sürdürüyor.
Terzibaba Camii – Erzincan Merkez
Erzincan’ın simge yapılarından biri olan Terzibaba Camii, Türkiye’de tek kubbe altında en fazla kişiyi ağırlayabilen cami olma özelliğini taşıyor. Toplam 7000 kişilik kapasiteye sahip camide, aynı anda 4000 kişi tek kubbe altında ibadet edebiliyor.
Mavi zemin üzerine sarı noktalarla tasarlanan halıları gökyüzünü anımsatıyor. Camları ise karşısındaki dağların ihtişamını seyretmeye imkân verecek biçimde yerleştirilmiş.
Mimarlığını 1932–2008 yılları arasında yaşamış olan Danyal Tevfik Çiper’in üstlendiği cami, mali sıkıntılar nedeniyle 12 yılda tamamlanabildi. 2002 yılı Ramazan ayında resmi açılışı yapılmadan ibadete açılan yapı; büyük otoparkı, iş merkezi ve sosyal tesisleriyle dikkat çekiyor. Modern ve klasik mimarinin buluştuğu bu cami, ilk dönemlerde eleştirilse de bugün Erzincan halkının gönlünde özel bir yer edinmiş durumda.
Üzümlü Akkoyunlu Camii – Erzincan
Üzümlü ilçesi Bahçeşehir Mahallesi’nde yer alan Akkoyunlu Camii, adını bölgenin tarihine damga vuran Kara Koyunlu ve Ak Koyunlu Türklerinden alıyor. Bu iki boyun birlikteliği, caminin adında da yaşatılıyor.
Cami son yıllarda kapsamlı bir restorasyon geçirdi ve özgün dokusunun bir kısmını yitirdiği gözleniyor. 1957 yılında minaresi yenilenen yapının bu tarih, minare şerefesinde yer alıyor. Dikdörtgen planlı cami, kiremit kaplı çatısıyla öne çıkıyor. Tek şerefeli minaresi, son restorasyonla birlikte daha görkemli bir görünüm kazanmış.
Harim kısmına küçük bir son cemaat yerinden geçilerek giriliyor. Mihrap bölümü son dönem çinileriyle kaplanmış, kürsü ve minber sade ahşap işçiliğiyle dikkat çekiyor. Kadınlar mahfeli ve müezzin mahfeli de aynı şekilde ahşap malzemeden yapılmış ve son restorasyonla birlikte oldukça temiz bir görünüme kavuşmuş.
Üzümlü Abdülbaki Camii – Erzincan
Üzümlü ilçesi Bahçeşehir Mahallesi Abdülbaki Caddesi’nde yer alan cami, eski bir yapının yerine yeniden inşa edilmiş. Bahçe girişindeki küçük kitabenin 1359 (hicri) tarihli olduğu ve bunun miladi 1940 yılındaki bir onarıma işaret ettiği düşünülüyor.
Dikdörtgen planlı ve kırma çatılı olan yapı, tek minaresiyle küçük ölçekli bir cami örneği sunuyor. Minaredeki şerefe altı süslemeler dikkat çekici. Mihrap nişi alçı mukarnas süslemelerle bezeli; minber, kürsü ve müezzin mahfeli ise sade ama zarif ahşap işçiliğiyle yapılmış.
Refahiye Merkez (Ulu) Camii – Erzincan
Refahiye ilçe merkezinde yer alan Merkez Camii, 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş. Kitabesi günümüze ulaşmadığı için yapının banisi ve kesin yapım tarihi bilinmiyor.
Tamamen kesme taştan yapılan cami, Batı etkilerini yansıtan mimarisiyle dikkat çekiyor. Giriş kapısı ve sivri kemerli pencereleri, dönemin kilise mimarisinden izler taşıyor. Dikdörtgen planlı caminin üzeri kırma çatıyla örtülü, taş kaide üzerine oturan yuvarlak gövdeli minaresi ise tek şerefeli.
Geniş bir avlunun ortasında yer alan caminin haziresinde Bahattin Paşa Şehitliği bulunuyor.
Kemah Gülabi Bey Camii – Erzincan
Kemah ilçesi Çarşı Mahallesi’nde yer alan Gülabi Bey Camii, tarihî kitabesinde 1450 yılında Emir Gülabi Bey tarafından yaptırıldığı belirtilen bir yapıdır. Ayrıca 18. yüzyıla ait onarım kitabesi de bulunmaktadır.
Kare planlı ve eğimli çatılı cami, doğu ve batı cephelerinde ikişer sırada üçer, güney duvarında ise mihrabın yanlarında ikişer penceresiyle aydınlatılmıştır. Kuzey cephesine daha sonraki dönemlerde son cemaat yeri eklenmiştir.
Mihrabı mukarnas dolgulu, çevresi ise Barok tarzı süslemelerle bezeli. İbadet alanına sütunlu taç kapı içerisindeki yuvarlak kemerli kapıdan geçilerek giriliyor.
Tercan Mama Hatun Camii – Erzincan
Saltukoğulları Hükümdarı II. İzzettin Saltuk’un kızı olan Mama Hatun, 1191 yılında beyliğin yönetimini devralmış güçlü bir kadın hükümdardı. Eyyubilerin Ahlat kuşatmasında Saltuklu ordularının başında yer almış, yaklaşık on yıl boyunca kararlılıkla hüküm sürmüştür.
Daha sonraki yıllarda siyasi hayattan çekilen Mama Hatun’un hayatının son dönemini Tercan’da geçirdiği ve burada kendi adına yaptırdığı türbeye defnedildiği biliniyor.
Tercan’daki külliye; cami, hamam, kervansaray ve türbeden oluşuyor. 13. yüzyıla tarihlenen bu yapılar, Orta Çağ Türk mimarisinin en dikkat çekici örnekleri arasında gösteriliyor. Evliya Çelebi’nin de söz ettiği mescit, I. Dünya Savaşı sırasında yıkılmış, daha sonra yerine yeni bir cami inşa edilmiştir.
Erzincan’ın camileri, sadece mimari güzellikleriyle değil; taşıdıkları tarih, kültür ve inançla da Anadolu’nun zengin geçmişini yansıtmaya devam ediyor. Her biri, taşlarında ve kubbelerinde yüzyılların izlerini sessizce saklıyor.





