Orta Anadolu'da, tarih boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış topraklarda, dev taş aslanlar binlerce yıldır sessiz ama görkemli bir nöbet tutuyor.
Hattuşa’daki Aslanlı Kapı ve Malatya yakınlarındaki Arslantepe Höyüğü'nde yer alan bu etkileyici heykeller, Hitit İmparatorluğu’nun izlerini taşıyor. Üç bin yılı aşkın bir geçmişe sahip bu taş figürler, Anadolu’nun kalbinde zamanın akışına meydan okuyor.
Uzmanlar, bu anıtsal aslanların işlevi konusunda hâlâ net bir görüş birliğine varabilmiş değil. Bazılarına göre kutsal alanların koruyucularıydılar; bazı araştırmacılar ise onları göksel âlemlerle yeryüzü arasındaki kozmolojik sınırları belirleyen semboller olarak görüyor. Bir diğer görüş de bu heykellerin kraliyet gücünü ve otoritesini simgelediği yönünde.
Her ne kadar taşıdıkları anlamlar tarih içinde silinmiş olsa da, bu görkemli figürler Hitit medeniyetinin güçlü estetik anlayışını ve taş işçiliğindeki ustalığını sergilemeye devam ediyor. Arkeologlar ve tarihçiler için olduğu kadar ziyaretçiler için de geçmişle kurulan etkileyici bir bağ niteliği taşıyorlar.
Bugün hâlâ ayakta duran bu taş aslanlar, yalnızca Hititlerin değil, Anadolu’nun çok katmanlı tarihinin de sessiz tanıkları. Onlar, geçmişten geleceğe uzanan kadim bir hikâyenin sembolleri olarak Anadolu’nun belleğinde yerini koruyor.





