Tunceli'nin sarp dağlık coğrafyasında, yıllardır ulaşılması güç alanlarda süren arkeolojik yüzey araştırmaları, 2021 yılında önemli sonuçlar verdi. Hozat ve Nazımiye ilçelerinde keşfedilen iki kale yerleşimi – Masumu-Pak Kalesi ve Aşağı Doluca Kalesi – Demir Çağı’ndan Orta Çağ’a uzanan bir iskân geçmişine ışık tutuyor.
2016 yılından bu yana süren araştırma projesi, Urartu Krallığı’nın Tunceli bölgesine olan etkilerini, Demir Çağı’nda kullanılan kült yapılarını ve sonrasında yaşanan kültürel değişimleri anlamayı hedefliyor. Bu kapsamda, dağlık arazide ulaşılan yeni kalıntılar, bilim dünyasına oldukça nadir rastlanan veriler sunuyor.
Masumu-Pak Kalesi: Zirvede Kurulu Tapınak
Hozat’ın kuzeybatısında, Sarısaltık Köyü'ne yakın bir tepede konumlanan Masumu-Pak Kalesi, daha önce hiçbir arkeolojik kayıtta yer almıyordu. 1608 metre rakımdaki bu kale, doğal tahkimatıyla dikkat çekiyor. Kaleye girişin, kayaya oyulmuş 46 basamaklı bir merdivenle sağlandığı belirlendi.
Kale içinde iki yuvarlak sarnıç ve bir yapı temeli, ayrıca dikkat çekici olan açık hava tapınağı yer alıyor. Bu tapınakta, kurban kanlarının ya da sunu sıvılarının akıtıldığı düşünülen oluklara sahip dört dikdörtgen formlu kaya sunağı tespit edildi. Sunağın hemen yanında yer alan sıvı akıtma kanalları ve kaya platformu, buranın ritüel amaçlı kullanıldığını gösteriyor.
Aşağı Doluca Kalesi: İnanç ve Koruma Merkezi
Nazımiye ilçesinin güneydoğusunda, Peri Çayı kıyısına yakın bir noktada yer alan Aşağı Doluca Kalesi ise 3 hektarlık alanı kapsıyor. Yöre halkı tarafından hâlâ kutsal kabul edilen "More Sur" adlı geleneksel inanç alanı da bu kale ile iç içe bulunuyor.
Kalede kayaya oyulmuş iki ayrı merdiven girişi ve bir açık hava tapınağı yer almakta. Tapınakta beş adet sunak belirlenmiş; sunakların önünde kurban kanlarının ya da sunu sıvılarının akması için yapılmış oluklar bulunuyor. Kale çevresinde ise Demir Çağı'na tarihlenebilecek sarnıçlar, sur temelleri ve seramik parçaları gün yüzüne çıkarıldı.
Urartu ve Demir Çağı İzleri Netleşiyor
Her iki kale yerleşiminde ortaya çıkan mimari özellikler – özellikle kayaya oyulmuş sunaklar ve sarnıçlar – Urartu etkilerini barındırıyor. Aynı zamanda bu yapılar, yerel kültürel özgünlükleri de yansıtan detaylar içeriyor. Masumu-Pak ve Aşağı Doluca’daki açık hava tapınakları arasındaki mimari benzerlikler, bölgede ritüel yapılar açısından ortak bir geleneğin sürdürüldüğüne işaret ediyor.
Araştırmalarda ele geçen seramik buluntuları, yerleşimlerin Demir Çağı başta olmak üzere Tunç Çağı ve Orta Çağ dönemlerine ait çok katmanlı bir iskân geçmişine sahip olduğunu ortaya koydu.
Kültürel Mirası Koruma Çağrısı
Uzmanlar, köylerde kale taşlarının ev ve bahçe yapımında kullanılması ve kaçak kazılar nedeniyle yerleşimlerin ciddi tahribata uğradığını vurguluyor. Özellikle Aşağı Doluca'da Orta Çağ yapılarına dair izlerin büyük ölçüde yok olduğu belirtiliyor.
Tunceli'nin bu iki tarihi noktası, yalnızca arkeolojik değil, aynı zamanda kültürel ve dini miras bakımından da büyük önem taşıyor. Uzmanlar, bu alanların korunması ve araştırmaların desteklenmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Bölgenin Arkeolojik Önemi Artıyor
Masumu-Pak Kalesi’nin alışılmışın dışında dairesel planı ve Aşağı Doluca Kalesi’nin konumu, Peri Suyu Vadisi’ndeki diğer Urartu kaleleriyle (örneğin Bağin, Mazgirt, Deliktaş) karşılaştırmalı analizler için önemli veriler sağlıyor. Bu yeni keşifler, Tunceli’nin tarihsel ve kültürel haritasını zenginleştirmekle kalmıyor; aynı zamanda Doğu Anadolu’nun Demir Çağı topografyası hakkında da yepyeni perspektifler sunuyor.
Bu kalelerin gelecek yıllarda kazı çalışmalarıyla daha detaylı olarak incelenmesi, bölgenin arkeolojik değerini daha da gün yüzüne çıkaracaktır. Tunceli’nin dağlarında saklı kalan bu kadim izler, Anadolu’nun kültürel çeşitliliğine güçlü bir katkı sunuyor.





