Dünyada sayıları 1950’lere kadar binlerle ifade edilen kelaynaklar, günümüzde sadece Türkiye’nin Şanlıurfa Birecik ve Kuzey Afrika’da yaşamını sürdürüyor. Kelaynaklar, tüysüz kırmızı yüzleri, uzun kıvrık kırmızı gagaları ve parlak siyah tüyleriyle dikkat çekiyor. Ancak bu eşsiz kuş türü, bilinçsiz avlanma, tarım ilaçlarının aşırı ve düzensiz kullanımıyla büyük bir yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalmıştı.
1950 yılında özellikle çekirge salgınıyla mücadelede kullanılan DDT ilaçları, kelaynakların hızla azalmasına neden oldu. Yumurtalarını birkaç yıl boyunca veremeyen kuşlar, doğal yaşam alanlarının daralmasıyla da hayatta kalmakta zorlandı. Ancak 1977 yılında Orman Genel Müdürlüğü tarafından Birecik Fırat Nehri kıyısında kurulan Kelaynak Üretme ve Koruma İstasyonu, bu önemli türün kaderini değiştirdi.
Koruma altına alınan kelaynaklar, her yıl Şubat ayında bölgeye gelerek kayalıklarda yuva kurup Temmuz ayında yavrularıyla birlikte göç ediyor. Yarı yabani koşullarda, doğal ortamlarında serbest bırakılarak üremeleri sağlanan kuşlar, 1990’lardan itibaren yapılan çalışmalar sayesinde sayısını artırmayı başardı. 1998 yılında dünya genelinde sadece 59 çift kalmışken, günümüzde 120 çiftin üzerine çıkarak “Yok Olmak Üzere” kategorisinden “Tehlike Altında” kategorisine yükseldi.
Kelaynaklar, yörede bolluk ve bereketin sembolü olarak kutsal kabul ediliyor. 1984’ten beri düzenlenen Kelaynak Festivali ise hem türün önemine dikkat çekiyor hem de halkın bilinçlenmesini sağlıyor. Kuşların gelecekte tamamen doğal ortamda, insan korumasına ihtiyaç duymadan yaşaması hedefleniyor.
Türkiye’nin doğal mirası kelaynakların korunması, ekosistemin zenginliği ve sürdürülebilirliği için büyük bir başarı hikayesi olarak gösteriliyor. Siz de bu muhteşem kuşun yaşam mücadelesini yakından takip ederek doğaya sahip çıkabilirsiniz.





