Zaman her yerde aynı mı akar? Saatlerimiz hep aynı ritimde mi ilerler? 1905’te Albert Einstein’ın ortaya koyduğu Özel Görelilik Kuramı, bu sorulara verdiğimiz klasik yanıtları kökünden değiştirdi. Einstein'a göre zaman, herkes için aynı hızda işlemez; gözlemcinin hareketine bağlı olarak yavaşlayabilir ya da hızlanabilir. Özellikle hareket hızınız ışık hızına yaklaştıkça, zaman sizin için daha yavaş geçer. Bu sadece teorik bir düşünce değil; bugün teknolojik olarak ölçülebilen bir gerçektir.

Einstein, bu görüşünü bir adım öteye taşıyarak Genel Görelilik Kuramını geliştirdi. Bu teoriye göre, zaman yalnızca hızdan değil, kütleçekim gücünden de etkilenir. Bir başka deyişle, güçlü yerçekimi alanlarında zaman daha yavaş akar. Kara delik gibi devasa kütleli gökcisimlerinin yakınında bu etki daha da belirgin hale gelir.

Bu etkileri yalnızca uzak galaksilerde değil, Dünya’nın çevresinde dönen uydularda da gözlemlemek mümkün. GPS uydularının saatleri, Dünya’daki saatlere göre küçük ama hassas farklar gösterir. Bu farkların nedeni hem uyduların yüksek hızda hareket etmesi (özel görelilik) hem de daha zayıf bir yerçekimi alanında bulunmalarıdır (genel görelilik). Eğer bu farklar dikkate alınmazsa, GPS sistemlerinin yön tayini ciddi ölçüde sapma gösterir.

Göreliliğin çarpıcı etkileri yalnızca bilimsel çalışmalarda değil, sinema dünyasında da yer buluyor. Özellikle Christopher Nolan’ın Interstellar (Yıldızlararası) filmi, bu konuyu bilimsel doğrulukla ele alan ender yapımlardan biri. Filmde, ekibin Gargantua isimli dev kara deliğe yaklaşmasıyla zaman olağanüstü derecede yavaşlar: Orada geçen 1 saat, Dünya’da tam 7 yıl anlamına gelir. Bu sahne, filmin bilim danışmanı olan Nobel ödüllü fizikçi Kip Thorne'un katkılarıyla, Einstein’ın teorilerine uygun şekilde kurgulanmıştır.

Peki bu bilgiler bize ne anlatıyor?
Zamanın sabit olmadığını, kütle, hız ve kütleçekim gibi unsurlarla değişkenlik gösterdiğini bilmek, sadece fizikçilerin değil, hepimizin evrene bakışını değiştirebilir. Belki bir gün, ışık hızına yakın yolculuk eden astronotlar, Dünya’ya döndüklerinde buradaki zamanın onlar için hızla akıp geçtiğini fark edecek. İşte o zaman, "geleceğe yolculuk" sadece bilim kurgu olmaktan çıkıp bilimsel bir gerçeklik haline gelecek.

Bekleyip göreceğiz… belki de zamanla.

Kaynak; TÜBİTAK

Muhabir: Merve Kiraz