Şanlıurfa yakınlarında bulunan Göbekli Tepe, arkeoloji dünyasında büyük bir devrim yarattı. Daha önce Sümerler’in uygarlığın başlangıç noktası olduğu düşünülürken, Göbekli Tepe’nin keşfi bu düşünceyi kökten değiştirdi. En eski kalıntıları 12.000 yıl öncesine dayanan bu tapınak kompleksi, insanlık tarihini yaklaşık 7.000 yıl geriye çekiyor.

Kireçtaşından inşa edilmiş devasa yapılar, 20 tona ulaşan sütunlar ve taş ustalığıyla dikkat çeken Göbekli Tepe, mimari becerilerin sanılandan çok daha önce geliştiğini gösteriyor. Bölgede ortaya çıkarılan ideogramlar ise yazının Sümerler’den çok daha önce kullanıldığını düşündürüyor. Bu soyut simgeler, erken dönem insanların yalnızca avcı-toplayıcı olmadığını, aynı zamanda karmaşık düşünce yapısına ve sembolik iletişime sahip olduklarını gösteriyor.

Tapınakta yer alan bazı kabartmalarda, 'Grous Yıldızı' adı verilen taşta gökyüzünden geçen bir kuyrukluyıldız ve “dış varlıklar” ile karşılaşma gibi semboller dikkat çekiyor. Bilim insanları bu anlatının, binlerce yıl önce meydana gelen bir kuyrukluyıldız çarpmasının küresel etkilerine dair kolektif bir hafıza olabileceğini düşünüyor.

Göbekli Tepe’nin ortaya koyduğu tarih öncesi bilgiler, yalnızca arkeoloji değil, iklim bilimi ve antropoloji açısından da yeni tartışmaların kapısını aralıyor. Özellikle Younger Dryas buzul çağı döneminde bu denli büyük yapılar inşa edilmesi, o dönemdeki iklim koşulları ve insan yaşam biçimi hakkında daha fazla soru doğuruyor.

Göbekli Tepe'nin sessiz taşları, insanlık tarihinin bilinen en eski sayfalarını yeniden yazmaya aday.

Muhabir: Merve Kiraz