Kadim kent Smyrna’nın (bugünkü İzmir) geçmişine dair bir Roma sikkesi, yalnızca bir para parçası değil; aynı zamanda bir rüyayı, bir efsaneyi ve bir kent vizyonunu anlatıyor. Efsaneye göre, Büyük İskender bir av sırasında Pagos Dağı’nın (günümüzde Kadifekale) eteklerinde bir çınar ağacının altında uykuya dalar. Rüyasında iki Nemesis tanrıçası ona Smyrna kentini bu dağa taşımasını söyler. Uyandığında bu ilahi mesaja kulak verir ve kentin kaderi değişir.

Bu mitolojik anlatı yalnızca antik dönemle sınırlı değil. İzmir’de bulunan Roma dönemine ait bir sikke, İskender’in bu düşsel anını ve Smyrna’nın yeni başlangıcını simgesel olarak taşır. Sikke, tarihle hayalin kesiştiği noktada bir belge niteliğindedir.

Homeros’un Ayak İzleri

İskender’in Troya’yı ziyaret ettiğini biliyoruz. Ardından Efes’e geçerken kısa bir duraklamayla İzmir’e uğraması, yalnızca bir seyahat değil, bir anlam arayışıdır. Çünkü Homeros’un bu topraklarda doğduğuna inanılır. İskender’in İzmir’e gelişi, büyük ozana duyduğu hayranlığın da bir işareti olarak kabul edilir.

Homeros’un eserleri antik çağdan günümüze kadar sanatın her alanını şekillendirdi. Destanları yalnızca kulaktan kulağa anlatılan hikâyeler değil; aynı zamanda tiyatro sahnelerine, çömlek desenlerine, heykellere, modern sinema yapımlarına taşınan büyük birer kültürel miras.

İzmir’den Homeros’a Saygı: Homeros Vadisi

Bugün İzmir Büyükşehir Belediyesi, Homeros’un adını yaşatmak için önemli bir adıma imza atmış durumda. Meles Çayı’ndan doğup dünyaya ulaşan bu sesin, doğduğu topraklarda bir vadiye ad olması, sadece bir adlandırma değil; geçmişe ve kültüre duyulan saygının da göstergesidir.

Homeros Vadisi yalnızca doğal bir güzellik değil; aynı zamanda tarih, edebiyat ve mitolojinin buluştuğu bir deneyim alanıdır. Vadideki mağara ve çevresi, ziyaretçilerine sadece doğayla değil, binlerce yıl öncesinin öyküleriyle de buluşma fırsatı sunuyor.

Muhabir: Merve Kiraz