Türkiye, binlerce yıllık geçmişi ve doğal zenginlikleriyle her gezgine unutulmaz deneyimler sunar. Bu yazımızda, hem tarih hem de doğanın iç içe geçtiği 9 benzersiz noktayı sizler için derledik.
1. Gökova, Muğla; Kleopatra Plajı
Kleopatra Plajı Antalya ilinin Alanya ilçesinde bulunan plajdır. Mavi bayraklı plaj statüsündedir. Roma generali Antonius'un Alanya'yı Kleopatra'ya hibe etmesi ve Kleopatra'nın o çevrelerde bulunduğu zamanlarda sürekli olarak bu plajda bulunması ve denize girmesinden dolayı ismini alır. Plaj, 2021 yılında Avrupa'nın en iyi plajları listesinde yer almıştır.
2. Nevşehir (Kapadokya); Balon Turu
Kapadokya'da 1987'de yabancı firmanın tanıtım uçuşuyla başlayan sıcak hava balonculuğu, bugün 632 pilotla günde yaklaşık 3 bin 700 kişinin gökyüzüne çıkarıldığı bir sektöre dönüştü. Kapadokya semalarında renkli görüntüler oluşturan balonlar, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla "fotoğraf turizmi"nin gelişmesine de katkı sunarken, tanıtımlarla her yıl daha fazla turistin tercih ettiği aktivite haline geldi.
3. Denizli; Pamukkale
Pamukkale, eski adıyla Akköy, Denizli'nin en büyük nüfuslu ilçesi. 12 Kasım 2012'de TBMM'de kabul edilen 6360 sayılı kanun ile adı değiştirilmiştir. 61 mahalleden oluşmaktadır. 1988'den beri UNESCO Dünya Mirası sayılan Pamukkale (Hierapolis) travertenleri bu ilçededir.
4. Antalya; Kekova Antik Kalıntıları
Kekova Batık Şehir, Türkiye'nin güneybatı kıyılarındaki eşsiz güzellikleri ve gizemli tarihleri ile dikkat çeker. Antik çağlardan kalan bu sular altı şehri, özellikle deniz seviyesinin yükselmesi sonucu su altında kalmış durumdadır. Ziyaretçiler, cam tabanlı teknelerle bu antik dünyanın kalıntıları üzerinde süzülürken, zamanında burada yaşamış uygarlıkların hikayelerini ve kültürel miraslarını hayal edebilir. Batık şehir, yalnızca tarihi dokusuyla değil, aynı zamanda çevresindeki kristal berraklığında suları ve doğal güzellikleri ile de büyüler.
Kekova Batık Şehir'in hikayesi, antik dönemlerde yaşanan depremler ve sonrasında meydana gelen suların yükselmesiyle şekillenmiştir. Bu, ziyaretçilere hem doğal hem de tarihi bir panorama sunar.
5. Nevşehir; Derinkuyu
Nevşehir- Niğde karayolu üzerinde ve Nevşehir’e 30 km. uzaklıkta bulunan Derinkuyu ilçesindedir. Kaymaklı yeraltı şehrinde olduğu gibi burada da büyük bir topluluğu içinde barındıracak ve ihtiyaçlarını karşılayacak mekânlar vardır.
Kapadokya bölgesinin jeolojik oluşumu sayesinde inşa edilmiş sekiz katlı Derinkuyu Yeraltı Şehri, büyük bir topluluğu içinde barındıracak ve ihtiyaçlarını karşılayacak mekânlardan oluşuyor. Bölgede bulunan bir diğer örnek olan Kaymaklı Yeraltı Şehri'nden farklı olarak Derinkuyu'da bir misyonerler okulu, günah çıkartma yeri, vaftiz havuzu ve ilgi çekici bir kuyu da bulunuyor.
Derinkuyu'nun ilk yerlileri Asur kolonilerine kadar uzanıyor. II. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun zulmünden kaçan ilk Hıristiyanlar Antakya ve Kayseri üzerinden Kapadokya'ya gelerek buraya yerleşmişler. Bölgedeki yeraltı şehirlerini kuran ilk Hıristiyanlar, girişleri kolayca fark edilemeyecek şekilde yapılmış bu şehirlerde saklanarak Romalı askerlerin zulmünden kurtulabilmişler. Yeraltı şehirlerinde uzun süre dışarı çıkmadan yaşamak zorunda kalabilecekleri için erzak depoları, havalandırma bacaları, şarap imalathaneleri, kiliseler, manastırlar, su kuyuları, tuvaletler ve toplantı odaları yaparak alanlarını genişletmişler. Birbirine bağlı odalardan oluşan bu şehirlerde bazı odalar ancak bir insanın geçebileceği kadar dar tünellerle birbirine bağlanıyor. Tünellerin giriş çıkışlarında güvenlik nedeniyle tüneli kapatmak için kullanılan büyük taş silindirler var.
6. Antalya; Olympos
Olimposile Adrasan arasında güzel bir konumda yer alan ve çam ormanları arasında gizlenen çadır alanlarıyla ilgi gören Olimpos Doğa Camping, hem gençler hem de ailelerin tercih edebileceği ideal kamp alanlarından biri.
7. Çanakkale; Ünlü Truva Atı
Çanakkale'ye kadar gelinir de Truva Atı'nın önünde resim çekilmez mi? Tahta at fikri, Odysseus'dan çıkmıştır. Antik kentin yanı başındaki Truva atı yapılırken 2021 yılı, Truva Antik Kenti girişi Truva Atı'nın bir replikası, günümüzde Truva şehrinin bugünkü yeri olan Çanakkale, Türkiye'de bulunmaktadır. Truva Atı'nın Çanakkale'de bulunma sebebi, Truva Antik Kenti'nin günümüzde Çanakkale sınırları içinde yer almasıdır. 2004 yapımı Truva filminde kullanılan Truva Atı maketi, aynı zamanda şehrin turistik sembollerinden biridir.
8. İstanbul; Rumeli Hisarı
İstanbul'un Sarıyer ilçesinde, Boğaziçi'nde bulunan ve bulunduğu semte adını veren hisar. Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'un Fethi'nden önce, Karadeniz'den gelebilecek saldırıları engellemek amacıyla İstanbul Boğazı'nın en dar (698 m[3]) yerine, Anadolu yakasındaki Anadolu Hisarı'nın tam karşısına inşa ettirilmiştir.
Günümüzde, Rumeli Hisarı müze olarak ziyaretçilere açık olup, aynı zamanda yaz aylarında açık hava konserleri ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.
Hisar, 32 bin m²lik bir alana yayılmıştır. Doksan gün gibi kısa bir sürede tamamlanan hisarın üç büyük kulesi, dünyanın en büyük kale burçlarına sahiptir. Rumeli Hisarı'nın adı Fatih vakfiyelerinde Kulle-i Cedide; Neşri tarihinde Yenice Hisar; Kemalpaşazade, Aşıkpaşazade ve Nişancı tarihlerinde Boğazkesen Hisarı olarak geçmektedir.
Mekânda uzun yıllar boyunca Rumeli Hisarı Konserleri düzenlenmektedir.
9. Şanlıurfa; Göbeklitepe
Göbeklitepe Arkeolojik Alanı, Şanlıurfa kent merkezinin 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarındadır. Alan 1963 yılında, İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklığıyla gerçekleştirilen bir yüzey araştırması sırasında keşfedilmiş ve “V52 Neolitik Yerleşimi” olarak tanımlanmıştır.
Tarihte yeni sayfalar açılmasına neden olan ve yüzlerce yıldır kabul edilen bazı bilgilerin değiştirilmesini gerekli kılan Göbeklitepe’nin keşif tarihi 1963 yılına gitse de ilk kazılar 1995 yılında başlamıştır.
Bir yerleşim alanı olarak kullanılmayan yalnızca dinsel amaçlara hizmet eden bu yerde birden çok tapınak bulunur. Bu yönüyle de yalnızca dünyanın en eski değil, aynı zamanda en büyük tapınma merkezi olarak kabul edilir.
Tüm bu bölgenin Neolitik Çağ’ın inanç ve hac merkezi olduğunu akla getiren ve günümüze kadar 6 tanesi gün yüzüne çıkarılsa da toplam sayılarının 20’yi bulduğu jeomanyetik ölçümlerle belirlenen anıtsal yapıların biçimleri birbirine benzemektedir. Boyları 6 metreyi bulan T biçimli sütunlar üzerinde işlenmiş Neolitik Çağ’da taşa kazınan en eski resimler olan ve bazıları üç boyutlu olarak yapılmış hayvan tasvirleri atalarımızın sanatsal yeteneğini de gözler önüne sermektedir.
İster tarihin izlerini sürmek, ister doğayla baş başa kalmak isteyin; Türkiye’nin bu özel durakları her ziyaretçiye benzersiz anılar vadediyor. Rotanızı belirlemeden önce bu listeye göz atmayı unutmayın!





