.

Yaklaşık 3 haftadır Hatay’dayım. İşin resmi boyutu bir yana insani noktada gördüğüm yaşadığım çok ilginç anılar oldu.

Bir tarafta yaşanmış acılar ve gözyaşı. Öbür tarafta umut ve hayata bağlanma çabası.

Antakya’da kime dokunsanız bin ‘ah’ işitiyorsunuz.  

İnsanların acısı hala taptaze. Konuşurken hala duygusallaşan, gözyaşlarını tutamayan insanlar var.
Çarşının ortasında yaşlı bir amcayla selamlaşıyor, geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Selamımı aldıktan sonra cebinden bir fotoğraf çıkarıp gözyaşları içinde gösteriyor; ‘bu benim oğlum, daha 2 yıl oldu evlendireli. Dağ gibi oğlum ve gelinim gitti’ diyor ağlamaklı gözlerle.

Burayı görmeyen, bilmeyen acıdan çileden bahsetmesin. Ateş düştüğü yeri yakıyor.
İnsanlar cenazelerini karşılaştırıyor. Biri çıkıp benim ailemden 5 kişi gitti diyor örneğin. Öbürü kalkıp o da bir şey mi benim sülalem gitti de geriye 5 kişi kaldı diyebiliyor.

‘Antakya ah Antakya’ diyerek başlanan ve sonunda ‘bu deprem değil deprem ötesi bir şeydi hatta küçük kıyametti’ diye bitirilen sözler.
Bir başkası, ‘ben kıyamet kopuyor zannettim kelime-i şehadeti getirirken. O gün öğleye kadar şafak sökmedi’ diyor. 

Burada dostluk kurduğum bir kardeşimiz, gözyaşları içerisinde deprem sonrası çektiği fotoğraf ve videoları izletiyor bana. Hele biri var ki artık biz de gözyaşlarımızı tutamıyoruz. Enkaz sonrasında yaşlı bir teyzenin cesedine ulaşılıyor. Secde vaziyetinde ruhunu Rahman’a teslim eden bu teyzenin dışardaki oğluna arkadaşı telefonda teselli veriyor. ‘Üzülme sakın annen secde halinde şehadete yürümüş, ne mutlu ona. Allah herkese böyle bir ölümü nasip etsin.’

Deprem o kadar şiddetli olmuş ki insanlarda travmaları hala sürüyor. Sağlam olduğu halde hala evine giremeyen vatandaşlar var.

Her şeye rağmen Hatay’da hayat var.

Antakya sokaklarında dolaşırken, adeta sislerin arasında kendini gösteren güneş gibi yükselen bahçeli güzel evlere rastlamanız mümkün.

Hatay küllerinden yeniden doğuyor.

Her şeye rağmen burada bir umut ve irade var.

Evet, insanlar çok acılı ama yıkım o kadar büyük ki zamana ve sabra ihtiyaç da büyük.

Çarşı pazarı dolaşıyoruz, ilk günlere göre epeyce hareketlenmiş. Açılan dükkân sayısı her geçen gün artıyor.
Okullarda eğitim-öğretim faaliyetleri devam ediyor. Okullaşma oranı neredeyse deprem öncesini yakalamış durumda.

Dönenlerin sayısı her geçen gün artıyor, diyorlar.

‘Allah’tan gelene eyvallah. Geçmişlerimize rahmet olsun, ölenle ölünmüyor işte, hayat devam ediyor’ diyorlar büyük bir tevekkülle.

Bu dramatik hikâyeleri dinledikçe biz de onlara ‘Allah büyük sabırlar versin, geçmişlerinize rahmet olsun, size de hayırlı bereketli ömürler versin’ diyebiliyoruz.
Çalışkan ve babacan bir valisi var Hatay’ın. Kendisiyle bir vesileyle tanışma fırsatı bulduğumuz sayın vali cansiperane çalışıyor. Bize heyecanla yaptıklarından ve yapılacak projelerden bahsediyor.

Yine kendisiyle burada tanıştığımız çok değerli il müftümüzün çabası ve gayretleri de her türlü takdirin üzerinde. 

Keza ilçe müftülerimizin ve değerli personelinin fedakârca çabaları alkışlanmayı hak ediyor.

Yine AFAD başta olmak üzere resmi ve sivil toplum kuruluşlarının büyük emekleri ve gayretleri aralıksız devam ediyor.

Yazacak ve paylaşacak o kadar çok şey var ki devam ederiz inşallah.