.

Osmanlı medeniyetinin devamı olan ülkemizde yapı sistemlerinin bozukluğu böyle ortaya çıkmayacaktı. Yapı denetimlerinin sıkı denetim yetkisi bu kadar çok geç kalmayacaktı. Tarihimize bakıyoruz 500 yıldan fazla ayakta duran binalar, okullar, köprüler, vs. halen ayakta. Ama bizim yirmi otuz yıllık evler okullar hastaneler ya depremle yıkılıyor ya da sökülüp yeniden yapılıyor. 

Şehirlere aşırı akınlar yüzünden ve kazançları uğruna bahçeli şirin evleri yok ettik yerine dikey binaları diktik. Yatay binalara geçiş programında geç kaldık, kentsel dönüşüm uyarılarına aldırmadık. Artık 150 m2 dairelere sığamaz olduk, biz sığıyoruz ama hanımlar ve eşyalar sığamıyor. Her yeni evlenen, yeni lüks evlere taşınıyorlar bunlara binamı yeter, keşke mutlu olabilseler. Her evin sadece bayramlarda kapısı açılan lüks döşemeli misafir odalarımız var. Ama nüfus yoğunluğu artan ülkelere bakıyoruz 40 m2 lik daireler yeterli oluyor, ama biz! 

Ne yazık ki, bahçeli yatay binalarımız söküldü yerine gökyüzüne meydan okuyan dikey binaları yükseldi. Herkes zengin olma çılgınlığına kapıldı. Dayanıksız temeller kolanlar üzerine yarım kontrollü, göz ardı edilen ve kayırmacı katlar yükseldi. Şimdi sıkıntılarını bütün insanlar yaşıyorlar, o insanların ömürlerini geleceklerini yok ettiler. Şimdi depremlerle yok olan menkulleri gayrı menkulleri ve ticaret malları, moloz yığınları arasında yok olmuşlar, geriye insanların yürekleri parçalayan acı feryatları gökyüzüne yükselmiş.   

Bundan böyle yeni imar programlarında özel talepler hariç azami daireler 80 m2 ile sınırlandırılmalıdır. Bir özüm önerisi olarak yeni arsa tahsislerinde bitişik nizama geçilmelidir. Böylece arsa alanları artacak ve yatay geçişlere paralel olarak, daire sayıları da artacaktır. Dikey binalara geçişlerin iki temel sebebi var: Birincisi geçim kaynağı köylerimizi ikinci plana atıp büyük şehirlere akın ettik, bu yüzden bilhassa büyük şehirler doldu taştı, bütün iş yerlerini bu şehirlerine taşıdık, dolayısıyla şehir nüfusları ev talepleri hızla arttı,  İkincisi imkanlar varken yüksek okullara giden çocuklarını kendi şehirlerin de değil de diğer şehirlere yönelttik dolayısıyla ev talebi arttı. Keza eskiden kendi şehirlerinde işe girme imkanları varken şimdi başka şehirlere dağıldılar. Ne mi oldu, aile bireyleri küçüldü, birlikte yaşayanlar yok oldu. Şimdi fahiş fiyatlar etrafımızı sarmış ve derin sıkıntılarını yaşıyoruz.  

Ne mi yapmalıyız: Devlet kanalıyla veya devlet destekli özel sektör kanalıyla köylerde kadrolu iş imkanları açmalıyız, böylece bu kadar çok bölümlemeler ortaya çıkmayacak, dolayısıyla, otolarda yakıt harcamaları azalacak küçük şehirler daha çok gelişecek ve yeniden yeşerecek. Büyük şehirlerde insanların ömürleri yollarda geçmesin ve insanlar yeniden temiz havaya kavuşsunlar. 

Lütfen köylerimizin engin havasını daha fazla bozmayınız, şehirlere katmayın. İnsanlar yeniden el ele ananeleriyle saygın bir şekilde yaşasınlar.