.

Ülkemiz konum itibariyle üç tarafı denizlerle çevrili, yer altı zenginlikleriyle öne çıkan, aynı zamanda volkanik olaylar ve deprem kuşakları üzerinde yer almaktadır. Bilhassa depremin hatları ve geçmişteki oluşumları da göz önüne alınarak devamlı öneriler, ikazlar yapılmakta, yeni projelerle C 30 şartları öne çıkmaktadır, çünkü son 50 yılda yapılan dayanaksız binalar yıkılarak yenileri yapılıyor. Bu hususta devletimiz bütün şehirlerde kentsel dönüşüm seferberliği başlamıştır. 

Yakın tarihlerde yaşanan Gölcük, Erzincan, 11 şehri yok eden Kahraman Maraş depremleri ve devamlı süre gelen depremlerdeki can ve mal kayıpları. Demek oluyor ki, yaşadığımız deprem kuşağında zemin tespitleri ve muhkemlik ön plana çıkıyor. 

Bütün bu acı deprem felaketlerinin sonrasında yine organize noksanlıklarımız ortaya çıkıyor. Zira biz bunları 83 ve 92 depremleri sonrasında bizzat şehrimizde yaşadık. Bir taraftan yıkılan binaların altından gözyaşlarıyla dirilerini ölülerini çıkaran insanlar ve feryatlara karışan ambulans sesleri. Diğer taraftan ziyan görmedikleri halde yardımları almaya koşan insanlar.  

Yardımlar dedim de, Allah razı olsun memleketin dört köşesinden yiyecek, giyecek, çadır yardımları geliyordu. Her yardım kamyonlarına koşan insanlar ile can acısı yiyen insanların aciz ve sefil halleri ve kamyonlardan insanların üzerine atılan yardım kolileri, çadırları. Hasar görmeyen yakın köylere yapılan yardımlar, diğer taraftan ücra köşelere henüz ulaşamayan yardımlar. Bir arkadaş övünerek şöyle diyordu, ‘’Ben altı çadır aldım, diğer bir arkadaş, beş tane battaniye aldım.’’ diyordu, hatta çadır satanlar vardı. Bu onlara ganimet mi hezimet mi bilmiyordu. Ne kadar çok yanlışlarımız varmış. Diğer yandan her gün kapı kapı sucuklu yemekler dağıtılıyordu.

Japonya’da 2011 yılında yine bir dokuz şiddetindeki depremin ardından gelen tsunami felaketinde yirmi bin insan ölmüştü. Dünyanın her yerinden yardımlar geliyordu ama hiç kimseye bizdeki gibi kamyonlardan yardım koliler atmıyordu, keza kimseye yardımlar çadırları da verilmiyordu. Ne mi, yaptılar?  Her bölgeye sahra çadırları kurdular ve her çadırlara da sahra masaları kurdular. Orada ne kimse bir şey götürdü nede aç kimse kaldı. Masaların etrafına sırayla dizilen insanlar yemeklerini yiyenler birlikte kurtarma ekiplerine katıldılar, çünkü her biri eğitimliydi. 

Demek oluyor ki, burada insanlarımızda kabahat yok, onları yöneltenlerde ka-bahat, eğitimsizlikten ve organize noksanlığından. Bizde böyle her bölgeye sahra çadırları kursak israfları, yanlışları da önlemiş olurduk, tespitlerimiz ve kurtarma ekiplerimiz de o derece sağlıklı olurdu ve insanlarımızı da suçlamazdık.