.

Aynı dünya aynı insanlar ama fikirler, zikirler, ilimler değişti. Tabilikten suniliğe doğru kaydık, hazıra alıştık, sanalların beşiğinde sallanıyoruz onunda ipleri kopmak üzere. Her kafadan bir ses, azgınca nefesler sarmış etrafımızı, ötesini düşünen yok. İnanç ve ahlak anlayışı değişerek, genele yayılmış, büyük küçük herkes kural tanımaz umursuz olurken, umutsuz müstakil ve merhametsizler etrafa yayılmış.

Yaratılan mahlûkatlar içinde beden yapısına göre en güçsüz varlıklar insanlardır. İnsana verilen konuşma yazma melekesi, irade-i cüz-iyesi ve hafızası sayesinde en güçlü varlık haline gelmiş, Kuranı Kerim insanlara inmiş, diğer varlıkların korunması, faydalanma sahiplenme insanların emrine verilmiştir. Cennet, cehennem ve mizan, iyi, kötü insanları ayırt etmek için yaratılmıştır. İdrak edene kıymetini bilene ne mutlu.

Nefesimiz, gölgeliğimiz, bin bir çeşit hayvanların barınağı, saltanatımız, her türlü ihtiyacımızı gören, sessizce gökyüzüne doğru kollarını açan, umutları yeşerten, yamaçların, âlemin bezeği, zümrüdi, engin ormanlar. Kıymetini bilemedik, geçici dünya hevesleri uğruna, kestik alanlarını daralttık yerleşim yerlerine kattık, sahip çıkamadık hem kendimizin hem de dünyamızın dengesini bozduk.

Bahar aylarının ardından gelen sıcak yaz aylarıyla birlikte yurdun dört bir köşesinden azgın orman yangınları. Bilhassa dağlık yamaçlarda çıkan orman yangınları rüzgârında körüklemesiyle bir anda geniş alanlara yayılıyor. Helikopterler, itfaiye araçlarıyla birlikte binlerce yangın ekipleri mücadele ediyor ama ortaya binlerce hektar kül olmuş ağaçlarla birlikte içinde yaşayan hayvan türleri ve evler yok oluyor. İhmal, vatan hainleri, sabotaj, rant bir kıvılcım orman alanlarını daraltıp yok ederken nefesimizi de daraltıyor. Bir defasında Aydın tarafında kül olmuş bir orman alanı görmüştüm, sanki yanmış ağaçlar mezardan hortlamış korkunç ölüler gibiydiler.

Her acı olaydan sonra ders almalıyız, önceden çareler üretmeliyiz. Sözüme Nasrettin hocanın bir fıkrasıyla başlayalım. Hani testiyle su doldurmaya giden çocuğu testi kırılmadığı halde döven çocuğu neden dövdüğünü soranlara cevaben ‘’Testi kırıldıktan sonra çocuğu dövmenin ne faydası var ‘’ Demişti. Bu ne demek oluyor, ormanlarımız yanmadan önce çözüm bulmalıyız.

Çözüm: Yangınlar ortaya çıkmadan önce her hafta düzenli bir şekilde helikopterlerle, itfaiye ve tomalarla su fışkırtmalıyız. Keza uydudan ormanlarımızı izleme sistemlerini getirmeliyiz. Yapılan açıklamalara göre 84 milyona yakın bir bedel ortaya çıkıyor ve yeni ormanların yeşermesini bekliyoruz. Diğer taraftan iğne yapraklı kozalak patlamalı çamların yerine kozalaksız türlerini geliştirmeliyiz. Böylece hasarlar azalacak, içindeki canlılar yok olmayacak, havanın dengesi ve oksijeni bozulmayacak.