.
Acı kayıplar verdiğimiz deprem kuşakları üzerinde yaşamaktayız. İki yıl önce 6 Şubatta şehirleri yok eden elli üç binden fazla insanın ölümüne, on binlerce insanın yaralanmasına neden olan tarihinin en acı depremini yaşadık. Geçmişin acılarından ders alarak şimdi kentsel dönüşümlerle şehirleri yeniden imar ediyoruz.
Depremin hatları ve geçmişteki oluşumları, göz önüne alınarak devamlı öneriler, ikazlar yapılmakta, yeni projelerle C 30 şartları öne çıkmaktadır, çünkü son 50 yılda yapılan dayanaksız binalar yıkılarak yenileri yapılıyor. Bu hususta güçlü bir ülkemiz var, zira kısa zamanda yeniden şehirleri imar ediyor. Diğer bütün yerleşim yerlerinde de kentsel dönüşüm seferberliği devam etmektedir. Bu acıların tekrar yaşanmaması için yaşadığımız deprem kuşağında zemin tespitleri, muhkemlik ve yapı denetim uygulamasında yetkileri ön plana çıkıyor.
Deprem felaketlerinin ortaya çımasından sonra yine acı kayıplar organize noksanlıklarımız ortaya çıkıyor. Zira biz bunları 1939, 83 ve 92 depremleri sonrasında bizzat şehrimizde yaşadık. Bir taraftan yıkıntıların altından gözyaşlarıyla yaralılarını ölülerini çıkaran insanlar ve feryatlara karışan ambulans sesleri. Bir yandan ziyan görmedikleri halde yardımları almaya koşan insanlar.
Yardımlar dedim de, Allah razı olsun memleketin dört köşesinden yiyecek, giyecek, çadır yardımları geliyordu, ama can acısı yiyen insanların aciz ve sefil halleri. Böyle bir şey var mı, kamyonlardan insanların üzerine atılan yardım kolileri, çadırları. Hasar görmeyen yakın köylere yapılan yardımlar, diğer tarafta ücra köşelere ulaşamayan yardımlar. Bir arkadaş övünerek şöyle diyordu, ‘’Ben altı çadır aldım, diğer bir arkadaş, beş tane battaniye aldım.’’ diyordu, hatta çadır satanlar vardı. Bunlar ganimet mi hezimet mi bilmiyordu. Ne kadar çok yanlışlarımız varmış. Yine her yerde bir kişisel organize eksikliğimiz ortaya çıkıyor.
Japonya’da 2011 yılında, dokuz şiddetindeki depremin ardından gelen tsunami felaketinde yirmi bin insan ölmüştü. Dünyanın her yerinden yardımlar geliyordu ama hiç kimseye bizdeki gibi kamyonlardan yardım koliler atmıyordu, keza kimseye yardımlar çadırları da verilmiyordu. Ne mi, yaptılar? Her bölgeye büyük sahra çadırları kurdular, her çadırlara sahra masaları kurdular. Orada ne kimse bir şey götürdü nede aç kimse kaldı. Masaların etrafına dizilen insanlar yemeklerini yedikten sonra kurtarma ekiplerine yardıma koştular, çünkü her biri eğitimliydi.
Demek oluyor ki, insanlarımızda kabahat yok, kabahat, eğitimsizlikten, organize noksanlığından. Bizde böyle bir felaket halinde, her bölgeye sahra çadırları, sahra masaları kursak, yanlışları önlemiş oluruz. Tespitlerimiz kurtarma ekiplerimiz daha sağlıklı çalışır. Seri kurtarma ekiplerimiz tekniklerimiz var. Dileğimiz böyle bir afet vaktinde en az can ve mal kaybıyla kurtulmaktır.