İspirtizma ile uğraşan Rus bir kadın vardı. “Müslümanlara sabah namazında müdahale etmek mümkün değil çünkü bir korunma altında idiler” manasında bir şeyler demişti. Biraz garip gelmiştir size ama şimdi aşağıdaki satırları iyi tetkik etmenizi rica edeceğim.

Her ne kadar batıl birisi olsa da dedikleri hakikattir. Çünkü okunan dualar, kılınan namazlar, tutulan oruçlar, nûranî faaliyetler havayı temizler, müspet tesir eder. Haram sesler, gayrimeşru işler, gıybet vs gibi aksi faaliyetler havayı kirletir, menfi tesir eder. Bu kişisel anlamda böyle olduğu gibi toplumsal anlamda da böyledir. O bölgede hangi güç hâkim ise oranın insanı kendini mutlu ya da mutsuz eder. Aynı şehrin iki farklı bölgesinde dahi bunu hissedersiniz. Kalbi tamamen çürümemiş bir insan dahi “burada negatif ya da pozitif bir enerji” var ifadesini kullanır. Esasında bu enerji dedikleri şey ya nurdur, ya da nardır. Güncel tabiri enerjidir. Efendimizin, (asm) “Helak olmuş olan kavimlerin bölgelerinde durmayın, suyunu içmeyin, içine girmeyin” manasında bir ifadesi var. Lut gölüne gideniniz varsa bilir, ruhunuz patlayacak gibi olur, kaçarsınız oradan. Kudüs, Mekke ve Medine gibi şehirlerden de ayrılasınız gelmez mesela…

Ramazan ayında herkesin kendini iyi hissetmesi, midenin ağlamasına bedel kalbin ve ruhun gülmesi de bu sebebtendir. Ramazan sonrası aynı ahvali tok karınla devam ettirememek de ne garip değil mi? Tabiri yerinde ise ahiret pazarı kapandığı için, umumi hava yoğun ibadetler yerine dünyevi meşgaleler ile dolduğu için ruhlar menfi etkilenir.
Mesela Camii’deki hava ile Kilise’deki hava bir değildir. Birisinden çıkmak istememek, diğerinden sanki sizi dışarı atıyorlar gibi çıkmak istemek, ruhunuzun sıkılması, birinin nûrani ruhlarla, diğerinin habis ruhlarla dolu olduğuna delalet eder. Avrupa’dan gelen turistlerin “Türkiye’nin havası çok güzel” demelerinin temel nedeni havanın nûrani olması ile alakalıdır. Çünkü bin yıldır İslam memleketi olan bu topraklar nurlanmıştır; dualar, namazlar, oruçlar eşyaya tesir etmiştir.

Bu vesile ile, kendinizi küçük görmeyin. İnsan çok câmi bir varlıktır, bütün esmaya mazhar olma potansiyeli var. Okumalarınızın sesli olması küfür ile mücadelede büyük bir yere sahiptir. Özellikle Kur’an’ı, tefsirlerini, Hadisleri sesli okumak iman küfür mücadelesinde çok büyük önem arz eder. Allah’ın anıldığı meclisler yüksek bir enerjiye sahiptir. Akşama kadar meşru olmayan sözlerin sarf edildiği mekanlar, sesler ruhsuzdur, canınız sıkılır. Üstad Bediüzzaman, “ şeriatça bazı savtlar (sesler) helâl, bazıları da haram kılınmıştır. Evet ulvî hüzünleri, Rabbanî aşkları îras eden sesler, helâldir. Yetimane hüzünleri, nefsanî şehevatı tahrik eden sesler, haramdır. Şeriatın tayin etmediği kısım ise, senin ruhuna, vicdanına yaptığı tesire göre hüküm alır.” Der. Yani benim anladığım, dinlediğiniz ses Allah’ı hatırlatıyor ise helal, değilse haramdır. Yemenin, içmenin, bakmanın haramı olacak da sesin olmayacak mı sanıyorsunuz? Kulağın hiç mi hakkı yok üzerimizde?

Hatırlarsanız bir su deneyi vardı. Suya güzel sözler söylendiğinde molekülleri güzel bir şekil almıştı. Kötü bir şey söylendiğinde moleküller şekilsiz bir surete bürünmüştü. Efendimiz de (asm) “olumsuz dua etmeyin” buyuruyor. İçerisinde Kur’an okunan ev ile okunmayan ev ölü ile dirinin misaline benzer” buyuruyor. Bu maddi olarak da öyledir. Kişi arkadaşının dini üzeredir derken de aynı dersi verir iki cihanın Sultanı…

Kardeşlerim, iman ve küfür mücadelesi Adem a.s ile başladı, kıyamete kadar devam edecek. Zındıklar bunu keşfetmiş, teknolojiyi daha çok şer üzere istimal ediyorlar; ses üzerinden, frekanslarla, büyü ve ayin vb şeylerle güçlü bir silahla saldırıyorlar bizlere. Kendinizi ve neslinizi muhafaza etmek istiyorsanız gece yatmadan önce Ayet’el Kürsi, Felak, Nas ve ihlas Surelerini okuyup, ellerinize üfleyerek, bedeninize mesh ederek uykuya geçiniz. Gün içerisinde abdestsiz olmayaya çalışınız. Namaz, tesettür, bu bakımdan bir kalkan gibidir. Bu ilahi bir kanundur, bir fanus içinde gibi mahfuz kalırsınız.

Hülasa-i Kelam, cesedimizden ziyade ruhun gıdalanmasına odaklanmalıyız. Yemek ve içmekten ibaret bir hayatı hayvanlarda yaşıyor. Kainatın Halifesi olan insanlar olarak, uyku halinden sürekli
şikayetiniz varsa, yanlış yere yatırım yapıyorsunuz demektir. Kalp ve ruhun derece-i hayatına girmeli, hayvaniyetten çıkmalı, ciddi çalışmalı. Unutmayınız ki iman ne kadar parlak olursa hadisat o kadar az sarsar sizleri…