Ünlü Rus araştırmacı ve belgeselci Igor Prokopenko'nun son kitabı, bu sır perdelerini aralayarak okuyucularını antik dünyanın bilinmeyen yönleriyle tanıştırıyor.
9 bölüm ve 121 sayfadan oluşan eser, tarih meraklılarına yalnızca bilgi değil, aynı zamanda keşif tutkusu da aşılıyor. Prokopenko, mitolojileri salt hayal ürünü olarak değerlendirmek yerine, onları bilimsel bir bakış açısıyla yeniden ele alıyor. Kitapta yer verilen konular arasında çözülmeyi bekleyen antik haritalar, Mars ve Antarktika’daki gizemli yapılar, hatta binlerce yıl öncesine tarihlenen uranyum ve altın madenleri yer alıyor.
"Bu kitap, geçmişin sessiz çığlıklarını duyabilmek için yeni bir pencere açıyor," diyen araştırmacılar, Prokopenko’nun çalışmalarını modern arkeolojiyle harmanlayan bir yaklaşım olarak değerlendiriyor.
Özellikle dikkat çeken bölümlerden biri, insan benzeri yaratıklara dair mitlerin bilimsel kanıtlarla desteklenip desteklenemeyeceğini ele alıyor. Neredeyse tüm eski kültürlerin ortak belleğinde yer alan bu figürlerin, yalnızca sembolik anlamlar taşımakla kalmayabileceği fikri, okuyucuların hayal gücünü zorlayacak.
Ayrıca müzik ve dansın kökenlerine dair antik metinlerden yapılan alıntılar da, sanatın evrensel gücüne yeni bir ışık tutuyor.
Tarih boyunca kazı alanlarında ve tozlu el yazmalarında izleri sürülen bu hikayeler, artık birer kurgu değil; çözülmeyi bekleyen şifreler olarak karşımıza çıkıyor. Kitap, geçmişin izinde yeni sorulara kapı aralarken, insanlığın keşfetme arzusuna da selam gönderiyor.





