Yeni keşifler ve araştırmalar, insanlık tarihinin bilinmeyen bir kısmına ışık tutuyor. Titan-Anaki adı verilen, antik çağlarda piramitleri inşa eden bir ırkın kalıntıları gün yüzüne çıkıyor. Bu gizemli uygarlık, biyolojik özellikleriyle şaşkınlık yaratıyor. Titan-Anakiler, yaklaşık 36 feet boyundalar, bu da onları modern insanların ortalama boyutunun çok ötesine taşıyor.
Fiziksel özellikleri, bilim insanları tarafından hala tam olarak çözülememiş bir yapıya sahip. Titan-Anakilerin 52 çift kromozomları bulunuyor ve bu kromozomlar, genetik yapılarının çok daha karmaşık olduğunu gösteriyor. Bu uygarlığın kanı, insanlarda yaygın olarak bulunan hemoglobin yerine, demir bazlı değil, bakır bazlı bir sistemle çalışıyor ve bu sebeple kanlarının rengi kırmızı yerine mavi.
İlginç bir diğer özellikleri ise kemik yapıları. Titan-Anakilerin kemikleri, insanlardaki sertlikten çok daha dayanıklı; diş minesi gibi sağlam bir yapıya sahipler. Vücutlarının dış kısmında ise, grafen çubukları gibi son derece güçlü materyaller bulunuyor. Derileri ise birkaç katmandan oluşuyor, tırnakların dayanıklılığında bir yapıya sahip.
Sindirim sistemleri de oldukça farklı. Titan-Anakiler, yiyecekleri sindirmek yerine monatomik beyaz altın tozunu tüketiyorlar. Bu özel toz, onların enerji ihtiyaçlarını karşılamakta kullanılıyor. Ayrıca kas güçleri de olağanüstü. Titan-Anakilerin kas yapıları, böceklerin gücüyle kıyaslanabilir şekilde inanılmaz bir dayanıklılığa sahip. Bir gorilin kas gücünden binlerce kat daha güçlüler.
Oksijen alma yöntemleri de insanlardan farklı; atmosferden değil, su ortamından ya da suyu sindirerek oksijen elde ediyorlar. Bu, onlar için tamamen ayrıştırma yoluyla oksijen temin edilmesini sağlayan bir biyolojik sistemin varlığını gösteriyor.
Bu devasa yaratıkların ve uygarlıklarının sırrı, antik yapıları inşa etme becerisiyle birleşerek, insanlık tarihine dair bildiklerimizi yeniden şekillendirebilir. Titan-Anakiler, yalnızca fiziksel özellikleriyle değil, aynı zamanda teknolojik ve biyolojik yapılarına dair sundukları bilinmeyenlerle de tarihçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor.
