Yeni yapılan jeolojik ve biyokimyasal araştırmalar, Dünya’daki yaşamın ortaya çıkışına dair köklü varsayımları sarsacak nitelikte. Bilim insanları, gezegenimizin oluşumundan yalnızca birkaç yüz milyon yıl sonra, yani yaklaşık 4,1 ila 4,3 milyar yıl önce yaşamın izlerine dair önemli kanıtlar buldu.

Batı Avustralya'da bulunan antik zirkon kristallerinde yapılan karbon izotop analizleri, bu dönemde biyolojik faaliyetlerin başlamış olabileceğine işaret ediyor. Bu bulgulara ek olarak, Kanada'nın Quebec bölgesinde keşfedilen ve 4,28 milyar yıl öncesine tarihlenen mikrofosiller, yaşamın Dünya'da düşündüğümüzden çok daha erken başladığını gösteriyor.

Daha sonra ortaya çıkan 3,7 milyar yıllık stromatolit kalıntıları ise, o dönemde mikrobiyal ekosistemlerin zaten oldukça gelişmiş olduğunu ortaya koyuyor. Bu veriler, yaşamın suyun varlığıyla birlikte, büyük olasılıkla hidrotermal bacalar gibi sıcak ve enerjik ortamlarda başladığını destekliyor.

Laboratuvar ortamında yapılan deneyler – özellikle Miller-Urey deneyi – organik moleküllerin ve amino asitlerin, ilkel Dünya koşullarında hızla oluşabildiğini kanıtladı. Bu da yaşamın kimyasal temellerinin aslında oldukça hızlı atılabileceğini gösteriyor.

Bilimsel modellemeler de bu bulguları destekliyor. İstatistiksel analizler, yaşam için uygun koşulların oluştuğu her yerde, yaşamın hızlı bir şekilde ortaya çıkma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Bu da evrende yalnız olmadığımız yönündeki umutları bir kez daha alevlendiriyor.

Muhabir: Merve Kiraz