Erzincan... Sadece bir coğrafi işaret değil, üzerinde yaşayanlar için bir kimlik. Peki, hiç düşündünüz mü; dedelerimizin, ninelerimizin asırlardır telaffuz ettiği, depremlerde yıkılsa da yeniden ayağa kaldırdığı bu şehrin ismi nereden geliyor? Tarih kitaplarının tozlu sayfalarını ve halkın dilden dile aktardığı efsaneleri sizin için derledik.
İlk İpucu Antik Çağ'dan: "Eriza"
Bu ismin izini sürmek için yaklaşık 2 bin yıl geriye gitmek gerekiyor. Antik dönemin en ünlü coğrafyacısı Strabon, yazdığı eserlerde bölgemizden "Akilisene" olarak bahsederken, buradaki en önemli yerleşimin adını "Eriza" olarak kayda geçiriyor. Tarihçilere göre "Eriza", o dönemde bölgenin bereket tanrıçası Anahit adına kurulmuş tapınaklarıyla meşhur bir şehirdi. Zamanın çarkları döndükçe, diller değiştikçe "Eriza" kelimesi halkın ağzında yuvarlandı, şekil değiştirdi ve bugünkü ismin temellerini attı.
Evliya Çelebi'nin Gözüyle: Erzincan, "Hayat Veren Tahıl"
17. yüzyılda yolu buralara düşen büyük gezgin Evliya Çelebi ise meseleye daha duygusal ve coğrafi bir pencereden bakıyor. Seyahatname’sinde Erzincan ovasının bereketini gören Çelebi, ismi ikiye ayırıyor: "Erzin" ve "Can". Ona göre "Erzin" kelimesi tahıl/darı, "Can" ise ruh/hayat demek. Yani Erzincan, "Canın Erzin'i" veya "Hayat Veren Tahıl Ambarı" anlamına geliyor. Bugün Mercan ovasında sararan başaklara, Üzümlü’nün bereketine baktığımızda Çelebi’ye hak vermemek elde değil.
Efsaneler Ne Diyor? "Aziriz"
Halk arasında anlatılan bir rivayet ise işin içine biraz gizem katıyor. Eskiden şehrin adının "Aziriz" olduğu, bir kıtlık veya bolluk döneminde söylenen "Rahmet yağarsa can Azirizcan, rahmet yağmazsa yan Aziriz yan" tekerlemesinin zamanla şehrin ismine dönüştüğü anlatılır. Tarihçiler bunu bir efsane olarak görse de, Erzincan insanının zorluklar karşısındaki direncini anlatması bakımından kıymetlidir.
Vali Ali Kemali Noktayı Koyuyor
Cumhuriyet'in ilk yıllarında Erzincan Valiliği yapan ve şehre "Erzincan Tarihi" kitabını hediye eden Ali Kemali (Aksüt) ise tüm bu rivayetleri topluyor. O da ismin kökenini "Eriza"ya dayandırıyor; Selçuklular ve Mengücekliler döneminde "Erzingan" olarak anılan şehrin, Türkçenin o güzel ve akıcı yapısıyla zamanla "Erzincan" halini aldığını belirtiyor.
Yıkılmayan Tek Miras: İsim
Sonuç olarak; kökeni ister bir tapınak şehri olsun, ister tahıl ambarı... Gerçek şu ki "Erzincan" ismi, 1939’da yerle bir olduğunda bile enkazın altından sağ çıkan, 1992’de yeniden doğan bir "ruhu" temsil ediyor. Şehrin yeri değişti, binalar değişti ama Munzur'un eteklerinde yankılanan bu isim hiç değişmedi.





