Kasım 2024'te gerçekleştirilen bir keşif, Mısır piramitlerinin derinliklerinde yer alan bilinmeyen bir mağara, tarihe dair tüm bildiklerimizi sorgulatıyor. Giza platosunda, Menkaura Piramidi’nin yakınlarında yapılan kazılarda, son teknoloji ürünü yeraltı tarama cihazlarıyla 30 metre derinlikte devasa bir mağara ortaya çıkarıldı. Arkeologlar, ilk olarak LIDAR teknolojisi ile mağaranın varlığını tespit etti. Ancak, asıl şaşkınlık, mağaranın içindeki devasa taş figürlerin bulunmasıyla başladı.

Bu taş heykeller, Mısır’ın geleneksel sanat stiline tamamen zıt bir tasarıma sahipti. Her biri 3 metreden uzun olan beş figür, sanki gözetleme pozisyonlarında dizilmişti. Bazı araştırmacılar, bu figürlerin “uzaylı” gibi görünmelerinin, gelişmiş bir medeniyetin varlığını işaret ettiğini öne sürüyor. Uzamış kafaları ve stilize edilmiş bedenleri, tarihte bilinen hiçbir kültürle örtüşmüyor. Etraflarında bulunan 20 metrelik dairesel odada sıralanan bu heykeller, her biri başka bir gizemi barındırıyor.

Bu keşif, sadece bu figürlerle sınırlı kalmadı. Mağara duvarlarında, Mısır hiyeroglifiyle ya da bilinen herhangi bir eski yazı sistemiyle uyuşmayan semboller içeren gravürler bulundu. Uzmanlar, bu sembollerin başka bir dil veya iletişim biçimine işaret edebileceğini belirtiyor. Antik arkeoloji uzmanı Profesör Amelia Krauss’a göre, “Bu yazılar, bilinen tüm yazı sistemlerinden farklı ve bir paralel medeniyetin iletişim biçimini temsil ediyor olabilir.”

Keşif, birçok farklı teoriye yol açtı. Bazı bilim insanları bu figürlerin eski tanrıların veya unutulmuş bir kültün temsilcileri olduğunu ileri sürerken, diğerleri ise bu figürlerin uzaylı bir medeniyetin izleri olabileceğini düşünüyor. “Mükemmel yapıdaki figürler ve garip morfolojiler, üstün bir zekanın müdahalesini işaret ediyor olabilir,” diyen uzaylı hipotezi savunucuları, bu teoriyi güçlü bir şekilde savunuyor.

Ancak daha dikkatli bir yaklaşım da mevcut. Mısır bilimci Dr. Hassan El-Rahim, figürlerin, henüz keşfedilmemiş bir tarikata ait olabileceğini ve bunun Mısır’ın bilinmeyen bir dönemini işaret ettiğini öne sürüyor. Dr. El-Rahim, bu figürlerin özelliklerinin ve oranlarının geleneksel açıklamalara meydan okuduğunu kabul etmekle birlikte, bunun daha derin bir anlam taşıyor olabileceğini belirtiyor.

Henüz keşiflerin sonuçları tamamlanmamış olsa da, bu buluşun hem tarih hem de arkeoloji dünyasında büyük yankılar uyandırması kaçınılmaz. Öne çıkan sorulardan biri de, bu yeraltı odasının işlevinin ne olduğudur. Bir diğer soru ise, gelişmiş tekniklerle yapıldığı belirlenen bu figürlerin, bu kadar izole bir bölgede nasıl var olabildiği ile ilgilidir. Keşif, sadece Mısır’la sınırlı kalmayıp, insanlık tarihine dair daha büyük soruları gündeme getiriyor.

Gelecek birkaç ayda yapılacak yeni kazılar ve analizlerle bu gizemli keşfin sırları çözülecek gibi görünüyor. Ancak şimdiden bu buluş, bilinen tarih anlayışımızı köklü şekilde değiştirebilir ve geçmişin sırları hakkında yeni bir bakış açısı kazandırabilir.

Muhabir: Merve Kiraz