AK Parti Erzincan Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı, Erzincan İl Müftülüğü Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Toplantıya katılan AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, hem Türkiye’nin iç güvenlik politikalarına hem de bölgesel gelişmelere ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin geçmişte ağır bedeller ödediğini belirten Yıldırım, "40 yılı aşkın süredir terörle mücadele ediyoruz. Bu süreçte 35 bine yakın sivil vatandaşımızı, 14 binden fazla güvenlik personelimizi kaybettik. Ekonomik kaybımız ise yaklaşık 2 trilyon doları buldu. Bu rakam, Türkiye'nin iki yıllık bütçesine denk. Eğer bu kaynakları eğitime, sanayiye, kalkınmaya harcasaydık, bugün kişi başına düşen milli gelirimiz 80-90 bin doları bulurdu" ifadelerini kullandı.
Yıldırım, küreselleşmenin vaat ettiği istikrarın gerçekleşmediğini belirterek, “Doksanlı yıllarda Sovyetler çöktü, küreselleşme devreye girdi dedik ama onun da içi kısa sürede boş çıktı. Bugün tüm dünyada belirsizlik hâkim ama Türkiye’nin etrafında bu daha da derin” dedi.
Ukrayna-Rusya savaşı, Kafkasya’daki yeniden yapılanma ve Orta Doğu’daki otorite boşluklarına değinen Yıldırım, Suriye’deki istikrarsızlığın arkasında İsrail’in provoke edici tutumunun olduğunu iddia etti. “İsrail, Dürzileri Araplara karşı kışkırtarak bölgeyi karıştırıyor. Ardından ‘yardım ediyorum’ bahanesiyle Suriye topraklarını bombalıyor. Bu çok tehlikeli bir süreç” dedi.
Konuşmasında Türk Devletleri Teşkilatı’na da vurgu yapan Yıldırım, “Türkiye sadece Türkiye’den ibaret değil. Adriyatik’ten Baykal Gölü’ne kadar uzanan bir coğrafyada, 300 milyona yaklaşan bir Türk dünyası var. Bu büyük potansiyel küresel bir güç olabilir” dedi.
Yeni terör politikasına yönelik olarak ise Yıldırım, halk arasına nifak sokmak isteyen çevrelere karşı dikkatli olunması gerektiğini belirterek, “Bugün Türkiye’de terörün beli kırılmış durumda. Ancak bazı çevreler bu süreci sabote etmek istiyor. Türkiye rahatladıkça yeni spekülasyonlar üretiliyor” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, Türkiye’nin bundan sonra enerjisini ve kaynaklarını düşmanlarla mücadeleye değil, kalkınmaya ve dostlukların artırılmasına yönlendirmesi gerektiğini söyledi.





