İstanbul’un kalbinde, Haliç kıyısında yükselen tarihi bir yapı, hem Osmanlı’nın denizcilik vizyonunu hem de Türkiye'nin sanayi geçmişini günümüze taşıyor: Haliç Tersanesi. 1455 yılında Fatih Sultan Mehmet’in emriyle kurulan Tersane-i Amire, günümüzde Haliç Tersaneleri adıyla faaliyetini sürdürüyor. Bu özelliğiyle, dünyanın hâlâ aktif olan en eski tersanesi olma unvanını elinde bulunduruyor.

Yüzyıllara meydan okuyan tersanede yer alan kuru havuzlar ise, dönemin mühendislik anlayışını ve denizcilik kültürünü gözler önüne seriyor.

Tarihi Havuzlar Hâlâ Ayakta

1825 yılında inşası tamamlanan 2 No’lu Kuru Havuz, 82 metre uzunluk, 19 metre genişlik ve 10 metre derinliğe sahip. Osmanlı’nın deniz gücüne katkı sağlamak için inşa edilen bu havuz, aradan geçen yaklaşık 200 yıla rağmen hâlâ işlevini sürdürüyor.

Tersane bünyesindeki en büyük havuz olan 3 No’lu Kuru Havuz ise 154 metre uzunluğu, 19 metre genişliği ve 10 metre derinliğiyle dikkat çekiyor.

1 No’lu Kuru Havuz da 125 metre boy, 22,5 metre genişlik ve 11 metre derinlik ile tersanenin önemli bölümleri arasında yer alıyor.

Endüstri Mirası Yaşatılıyor

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, Cumhuriyet’ten bugüne uzanan tarihiyle Haliç Tersanesi, yalnızca bir gemi bakım-onarım merkezi değil, aynı zamanda yaşayan bir kültürel miras. Bugün hem sanayi hem de turizm alanında değerlendirilmesi planlanan bu alan, İstanbul’un hafızasında derin izler taşıyor.

Tarihi boyunca sayısız geminin suya indirildiği bu eşsiz yapı, geçmişle gelecek arasında köprü kurmaya devam ediyor.

Muhabir: Merve Kiraz