Günümüz gençliği, teknolojiyle iç içe büyümenin avantajlarını yaşarken, görünmeyen bir tehditle de mücadele ediyor: Depresyon ve motivasyon kaybı. Uzmanlara göre bu iki sorun, Z kuşağını sadece bireysel değil toplumsal düzeyde de etkileyen bir kriz haline geldi.
Uzmanlar, gençlerdeki bu durumun tembellik olarak etiketlenmemesi gerektiğine dikkat çekiyor. “Birçok genç aslında depresyon belirtileri gösteriyor ancak çevreleri tarafından ‘isteksizlik’ veya ‘üşengeçlik’ şeklinde yanlış yorumlanıyor,” diyor.
Sosyal Medya ile Gelen Yalnızlık
Gençlerin sürekli bağlantıda olduğu dijital dünyada, yüz yüze ilişkilerin zayıflaması dikkat çekiyor. Sanal ortamda saatlerce vakit geçirmek, sosyal izolasyonu ve özgüven eksikliğini körüklüyor. Aşırı ekran süresi, uyku düzenini bozarken, fiziksel hareketsizlik de beraberinde geliyor.
Gelecek Kaygısı Tavan Yaptı
Lise ve üniversite çağındaki gençlerde, gelecek kaygısı hiç olmadığı kadar yüksek. Ekonomik kriz, işsizlik oranları ve belirsiz kariyer yolları, gençleri psikolojik olarak yıpratıyor. “Bir şey yapmak istemiyorum çünkü yapınca da bir şey değişmiyor” cümlesi, bu ruh halinin en çarpıcı özeti.
Ailelere ve Eğitimcilere Büyük Görev Düşüyor
Uzmanlar, ailelerin çocuklarıyla yargılamadan iletişim kurmalarının hayati önem taşıdığını belirtiyor. Aynı şekilde okullarda psikolojik destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve öğretmenlerin bu konuda bilinçlendirilmesi gerekiyor.
Tembellik mi, Yardım Çağrısı mı?
Toplumun gençleri “tembel” ya da “sorumsuz” gibi etiketlerle dışlaması, aslında altta yatan ruhsal sorunları görmezden gelmek anlamına geliyor. Oysa gençlerin büyük bir kısmı, sadece anlaşılmak ve yönlendirilmek istiyor.





