ERMENİ OLAYLARI VE ERZİNCAN
 
1915 Yılında meydana gelen Ermeni olaylarının 100. yılındayız.  Ermeniler  sorumluluklarından kurtulmak için bütün dünyayı yanlarına almaya çalışıyor. Biz ise bu konuda bir şey yapmamak için olanca gücümüzü sarf ediyoruz.
Bu topraklarda yaşamış Ermeniler arasında bu millete  hıyanet etmeyenler hizmet edenler olduğu gibi, ihanet eden silahlı çatışmaya giren Müslümanları katleden çeteler de var. Hepsini bir kefeye koymak yanlış olur.
Rusların Erzincan’ı işgali sırasında  Erzincan Halkı batı illerine doğru göçerken, Ermeniler bu toprakların sahipleri gibi  bu işgali fırsat bilerek  Ruslarla işbirliği yapmış,  Ruslar çekildikten sonra Ruslardan aldıkları silahlarla etnik temizlik harekâtına girişmişlerdir.  Halkın  bir kısmının  seferberlik nedeniyle il dışında olması Müslümanlardaki güç kaybı sebebiyle  büyük zayiatlar vermişlerdir.
Yeni adıyla Değirmenliköy, eski adı ile Zetkığ olan köyümüzde yaşanan bir olay  Ermenilerin neler yaptıklarını ortaya koymaya yetmektedir.  Bir Türk ailenin çok yardımını gören Ermeni, komşusuna gelerek “Ermeniler bu gece katliam yapacaklar. Ben sizin çok iyiliğinizi gördüm. Bunu sana haber vermek zorundayım. Elimden bir şey gelmez, onları engelleyemem. Engelleyebilmemin tek şartı sizin bizim tarafımıza geçmeniz olacaktır” şeklinde Müslüman komşusunu uyarıyor.
Müslüman komşu da bu durum karşısında “Sizin tarafa geçmek nasıl oluyor. Kim inanır buna” deyince Ermeni: “Eğer kızını bana verirsen ben onları engellerim” diyor.
Yapacak hiç bir şeyi olmayan  adam o gece  içerisinde kendisi de olmak  üzere  tüm ailesini  evi ile birlikte yakarak  onların katliamından kurtuluyor.
Bunun gibi pek çok örnekler var.  Bunların bir  kısmını da  “Sislerin ardında” adlı romanımda ele almıştım.
2015 yılı  gelmeden önce de bunu bir okurum fark etmiş ve bu kitabın 2013 yılında zamanın  Dışişleri  Bakanı ve bugünkü Başbakanımız Ahmet  Davutoğlu’na kargo ile göndermiş. DYO firmasına ait  bir toz boya torbasının patlaması ile birlikte  kitap kargoda tozlanmış, Dışişleri Bakanlığına  tozlu olarak gittiği için de  dikkatleri ve şüpheleri üzerine çekmiş. Kitabı gönderen okuyucum  aylarca takibata uğramış, kendisi taciz edilmiş , hakaretler işitmiş. Hain muamelesi görmüş.
Bu kitabın tercümesinin yapılarak  Ermeni meselesinin anlaşılmasına katkı sağlayacağını düşünmüş.  Kitabın Osmanlı karşıtı Ermeni yanlısı ülkelere gönderilmesini istediği  dilekçesi onu büyük sıkıntılara sokmuş. Türkiye’nin  Ermeniler karşısındaki durumunu anlatan bu kitapla  iyi niyet ve vatan sevgisi  fayda getireceğine hüsranla sonuçlanmış.
Yapılan tahliller sonucu  kitaba bulaşan tozun ilgili firmaya ait  toz boya olduğu  anlaşıldığından okuyucumun  yakası bırakılmış.
Neyse ki kitabın bugün Rumen ve Rus dilinde okunuyor olması bir kazanım olmuştur. Kitabın  Ruscası ve Rumencesi ilgili ülkelerde beğenilerek okunmaktadır.
 
 
SOĞOMON TEHLİRYAN
 
Yine Ermeni olaylarının yaşandığı o günlerde  Erzincanlı bir Ermeni olan Soğomon Tehliryan  Almanya’nın  başkenti Berlin’in Charlottenburg semtinde Talat Paşaya  bir suikast düzenlemiş ve Talat Paşa’yı öldürmüştür.
Tehliryan ayrıca, Talat Paşa'ya suikastından önce Osmanlı Ordusunda askeri doktor olan ağabeyini ve yengesini de vurarak öldürmüştür.  Osmanlı ordusunda doktor olan ağabeyi ve yengesinin tek suçları sadece  Osmanlı’ya hizmet etmiş olmalarıdır.
Almanya’da yargılanan Tehliryan’ı üç avukat savundu .  Tehliryan’a alınan raporda Tehliryan’ın geçici cinnet geçirdiği yönündeydi. Alman mahkemesi ve jurisini bir saat içerisinde etkileyen  avukatlar  Tehliryan’ın beratini sağladılar. Suç işlediği sabit olan  Tehliryan suçuna ragmen berat ettirilmişti.
Batının o günkü ve bu günkü eğilimlerini bu olayla anlamak mümkündür.
Ayrıca Dün de Türkiye Gazetesinin 1. Sayfasında Tehliryan’ın oğluna ait bir açıklama yayınlandı.  Alman Basınına konuşan Telliryan’ın oğlu : “Babam Mahkemeye sürekli yalan söyledi. Kendisi göçe de zorlanmadı. Ermenistan halkının onu bir kahraman olarak görmesini anlamıyorum. Bir katil nasıl kahraman olabilir? Şeklinde yayınlandı.
Tarihten ve bu günkü yaşananlardan anlaşıldığı gibi  Ermeniler her zaman bunu yapıyorlardı. Bunu da yapmaya devam edecekler. Galiba bizler de bir şeyler yapacağız..
Her olaydan sonra
Keşke,
Keşke
Keşke demeye devam edeceğiz.