Son yıllarda oldukça çoğalan şiddet, cinsel istismar, cinayetler ve terör olayları gibi daha birçok konu ve skandal toplumsal çürümenin en büyük göstergesi niteliğinde. Özellikle son 1 aya yakın bir süredir Türkiye gündemine oturan Narin Güran cinayeti halkımız için bardağı taşıran son damla oldu. Özellikle sosyal medya'da çığ gibi büyüyen tepkiler idamın geri getirilmesine yönelik. Peki böyle bir karar ülkemiz için gerçekten mümkün mü? 

İdam cezası (veya "devlet onayıyla öldürme"), Türkiye'de son derece hassas ve hatta tabu sayılabilecek konulardan birisi. Bir kesim bu cezanın kullanılması gerektiğini savunurken, ülkenin önemli bir bölümü bu cezayı orantısız ve insan haklarına aykırı bir ceza olarak görüyor. Uluslararası Af Örgütü, ACLU, CFCR ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi gibi profesyonel hukuk oluşumlarının tamamı, idam cezasının en temel haklardan biri olan yaşama hakkını ihlal ettiği için insan haklarına aykırı olduğunu savunmakta.

Ölüm cezasının bu kadar eski bir geçmişe sahip olması, hakkında uzun ve hararetli tartışmaların yapılmasına neden olmuştur. Çok ağır sonuçları olması nedeniyle ölüm cezası bağlamındaki tartışmalar özellikle ölçülülük ilkesi üzerinde olmakla birlikte; psikolojik, toplumsal ve sosyal yönlerde şekillenmiştir. Uluslararası konferanslarda da ortak bir görüş sağlanamayan ölüm cezası konusu, günümüzde de tartışmalı halini korumaktadır. Bu nedenle ölüm cezasının kaldırılması konusunda lehte ve aleyhte birçok görüş ortaya atılmıştır.

İdam cezasını savunanlara göre

Bir suçlu kamu vicdanını sarsan çok ağır bir suç işlemişse, bu suçun cezası idam olmalıdır. İdam cezası taraftarlarının gerekçelerinden bir diğeri ise meşru müdafaa durumu olmuştur. Buna göre; devletin varlığına saldırı teşkil eden kişi öldürülebilir. Bununla birlikte, toplum nezdinde benzeri bir suç işleyecekler için idam cezasının caydırıcı bir etkisinin olacağı düşüncesi de mevcuttur.

Ölüm cezası karşıtlarına göre

Yaşamı, bireye toplum sunmadığına göre bireyin yaşamını sonlandırmaya da toplumun hakkı yoktur. Ayrıca bireyi suça teşvik eden, yani bireyin suça bulaşmasında büyük paya sahip olan yine toplumun kendisidir. Dolayısıyla toplumun bireyi öldürmek gibi bir hakkı bulunmamaktadır. Devletler idam cezası vermek yerine, bireyleri yaşatmalı ve çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmalıdır. Karşıt görüşlülere göre suçluları yargılayanlar da hata yapabilirler, fakat buna karşın idam cezasının telafisi bulunmamaktadır.

Türkiye’de idam ne zaman ve neden kaldırıldı?

Türkiye Cumhuriyeti'nde ölüm cezası, 1984'ten bu yana uygulanmamaktadır ve 2004'te kaldırılmıştır. Ölüm cezası önce 2001'de savaş tehdidi ve terör suçları hâlleri dışındaki suçlar için kaldırılmış, 3 Ağustos 2002'de "savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar hariç" şartı ile kaldırılmıştır. 7 Mayıs 2004 tarihli 5170 sayılı Kanun ile Anayasa'dan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, 14 Temmuz 2004 tarihli 5218 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu'ndan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, böylece ölüm cezası Türk Hukuku'ndan tamamen kaldırılmıştır.

Bu süreçte Türkiye’nin uluslararası düzlemdeki ilişkileri ve beklentileri etkili olmuştur. Avrupa Birliği (AB) ile üyelik görüşmelerinin yürütüldüğü süreçte Türkiye, tam üye olmak istediği Avrupa Birliği ile müzakerelere başlayabilmek için Birlik’in talep ettiği hukukî reformları hızlı bir şekilde gerçekleştirmiş ve bu çerçevede de ölüm cezasını mevzuatından tamamen çıkarmıştır.

Ölüm, yani idam cezasının bir yaptırım türü olarak Türk Hukuku’nda uygulanamayacağına dair Anayasa değişikliğinin dayanağı, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 6 ve 13. ek protokolleridir.
Şu an ölüm cezası yasağı, Avrupa Konseyi üyeliğinin bir şartı haline getirilmiştir.

Malatya'da ruhsatsız silah imalatı ve ticareti yapan şüpheli yakalandı Malatya'da ruhsatsız silah imalatı ve ticareti yapan şüpheli yakalandı

Esas itibariyle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin “Yaşam hakkı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında ölüm cezasına yer verilmiştir. Bu hükme göre; “Herkesin yaşam hakkı yasa ile korunur. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın infazı hariç, hiç kimsenin yaşamına kasten son verilemez”.

Dünyada idam yöntemini kullanan kaç ülke var?

•    İdam cezasının yasalarla engellendiği 106 ülke vardır.
•    Sadece savaş suçları gibi sıra dışı durumlarda idam cezası uygulayan 8 ülke vardır.
•    İdam cezasına yasal olarak izin veren ama son 10 yılda bu cezayı hiç uygulamamış olan 28 ülke vardır.
•    İdam cezasına yasal olarak izin veren, bu cezayı uygulayan (veya cezayı uygulamaktan uzak duracağını açıklamamış olan) 56 ülke vardır.

Sonuç olarak idam geri getirilebilir mi?

AİHS’nin 13 numaralı ek protokolü ile yürürlükteki Anayasanın, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” şeklindeki hükmü birlikte değerlendirilince; ülkemizde basit bir kanun ya da anayasa değişikliği ile ölüm cezasının tekrar uygulamaya konulmasının çok da mümkün olmadığı görülmektedir. İdam cezasının ülkemizde tekrar mevzuata girebilmesi için yapılacak Anayasa ve kanun değişikliğinin yanısıra aynı zamanda uluslararası sözleşmelerden de çekilmek gerekmektedir. 

Nitekim belirtmek gerekir ki, yakın tarihte artan terör ve şiddet olayları, devletimize karşı girişilen hain darbe teşebbüsü, toplumumuzda derin yaralar açan ve gün aşırı maalesef tekrarları yaşanan çocuğun cinsel istismarı vakaları, kadına, yaşlıya, çocuğa, engelliye ve hayvana kötü muamele sebepleriyle ülkemizde yeniden idam sehpalarının kurulmasını isteyenlerin sayısı artsa da, bu halkımızın vicdani bir dışa vurumu, hainlerin, insanlıktan nasibini almamış, vicdanını karartmış canilerin hak ettiği ceza olarak ölümü görmesinden kaynaklanmakta. Özellikle toplumda infial yaratan; terör ve çocuğun cinsel istismarı gibi suçlarda, idam suçunun öngörülmesinin birçok kesimde kabul edilebilir olduğunu belirtmekle beraber, talep edilen ve beklenen idam cezasının devlete  getirileri ile götürülerinin iyi tartılması ve halkın vicdani taleplerinin devlet aklı ile süzülüp en doğru kararın verilmesi gerek.
 

Kaynak; https://tr.thefeasjournal.com/ - www.etkiavukatlik.com - https://tr.wikipedia.org/

Editör: Merve Kiraz