Dünya genelinde kurumların yapay zekayı güvenlik operasyonlarının merkezine yerleştirme süreci hız kazanırken, yapılan araştırmalar bu dönüşümün beraberinde yeni risk alanları da oluşturduğunu ortaya koyuyor. Günümüzde pek çok işletme, siber savunmalarını yapay zeka tabanlı sistemlerle güçlendiriyor. Ancak uzmanlara göre, bu hızlı entegrasyon doğru şekilde yönetilmediğinde kurumların risk seviyesini de ciddi biçimde artırabiliyor.
Uzmanlar, yapay zekanın yalnızca savunma tarafında değil, saldırganlar tarafından da aktif biçimde kullanıldığını vurguluyor. Bu durumun, siber tehditlerin daha karmaşık ve öngörülmesi zor bir hâl almasına neden olduğu belirtiliyor. Özellikle hassas verilerin işlenmesi, yapay zeka modellerinin güvenilirliği, API güvenliği, shadow IT kullanımı, uyumluluk baskıları ve anonimleştirilmemiş verilerin kötüye kullanımı yeni dönemin en kritik risk başlıkları arasında gösteriliyor.
Araştırmalar, şirketlerin yarısından fazlasının yapay zekayı şüpheli aktivitelerin tespiti, öncelikli risklerin belirlenmesi ve kritik sistemlerin izlenmesi gibi temel güvenlik süreçlerinde aktif olarak kullandığını ortaya koyuyor. Buna karşın aynı çalışmalar, kurumların büyük bölümünün önümüzdeki üç ila beş yıl içinde yapay zekanın siber tehditleri artıracağı yönünde ciddi kaygılar taşıdığını da gözler önüne seriyor.
Uzmanlara göre, uluslararası ölçekte gerçekleştirilen yapay zeka güvenlik testleri, tehdit ortamının ne denli hızlı değiştiğini açıkça gösteriyor. Farklı yapay zeka altyapılarına yönelik saldırı denemelerinde çok sayıda sıfırıncı gün açığının tespit edilmesi, kurumların mevcut güvenlik stratejilerini yeniden değerlendirmesini zorunlu kılıyor. Bu bulgular, yapay zeka sistemlerinin varsayılan olarak güvenli olmadığını ve yanlış yapılandırılan modellerin kurumları daha savunmasız bir noktaya taşıyabileceğini ortaya koyuyor.
Uzmanlar, yapay zekanın kurumsal yapılara entegrasyonunun yalnızca teknik bir süreç olmadığının altını çiziyor. Bu dönüşümün aynı zamanda idari, hukuki ve operasyonel boyutları da kapsadığına dikkat çekiliyor. En doğru yaklaşımın, yapay zekanın sisteme dahil edildiği ilk andan itibaren güvenliğin merkeze alınması olduğu belirtilirken; zero-trust mimarisi, API güvenliği, uç nokta koruması, tehdit istihbaratı ve veri anonimleştirme süreçlerinin yeni dönemin vazgeçilmez unsurları arasında yer aldığı ifade ediliyor.
Bütünleşik güvenlik modellerinin önemine işaret eden uzmanlar, kurumların yapay zeka destekli saldırılara karşı yalnızca teknolojik değil, organizasyonel açıdan da güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. İş dünyasına yönelik yapılan uyarılarda, yapay zekanın sunduğu fırsatların ancak doğru güvenlik stratejileriyle desteklendiğinde sürdürülebilir ve güvenli bir avantaj sağlayabileceği dile getiriliyor.





