Son yıllarda yapılan araştırmalar, epigenetik olarak adlandırılan genetik ve çevresel etkileşimlerin, insan sağlığı üzerindeki etkilerini derinlemesine incelemeye devam ediyor. Genellikle "sahip olduğumuz genler" yani DNA, insanların kaderini belirlemek için tek başına yeterli değil. Araştırmalar, doğum öncesi dönemde yaşanan yetersiz beslenme, çocuklukta maruz kalınan erken stres gibi faktörlerin, bireylerin yetişkinlikte depresyon, anksiyete, kardiyovasküler hastalıklar gibi psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkları daha fazla yaşama riskini artırabileceğini ortaya koyuyor.

Erken Beslenme Yetersizliği ve Uzun Dönem Etkileri

Özellikle Hollanda kıtlığı üzerine yapılan çalışmalarda, gebelik döneminde annenin yetersiz beslenmesinin, doğan çocukların ilerleyen yıllarda daha yüksek kardiyovasküler hastalık, tip 2 diyabet ve bazı kanser türleri gibi hastalıklarla karşılaşma olasılıklarını artırdığı tespit edildi. 1943 ve 1947 yılları arasında Amsterdam'da şiddetli bir gıda kıtlığı yaşanmış, bu dönemde doğan çocuklar, sonraki yıllarda sağlık sorunlarıyla daha sık karşılaşmışlardır.

Saksıda Fesleyen yetiştirmenin püf noktaları! Saksıda Fesleyen yetiştirmenin püf noktaları!

Yapılan araştırmalar, fetüsün ilk trimesterinde yetersiz beslenmenin, organ gelişimini etkileyerek çocukların ilerleyen yıllarda daha yüksek obezite, meme kanseri ve kalp hastalıkları riskiyle karşılaştığını gösteriyor. Bu çalışma, doğum öncesi dönemdeki beslenme yetersizliğinin, yaşam boyu sağlık üzerinde büyük etkiler yaratabileceğini ortaya koyuyor.

Erken Stres ve Psikolojik Hastalıklar

Araştırmalara göre, erken yaşlarda yaşanan stres, yetişkinlikte depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve bipolar bozukluk gibi psikolojik hastalıkların gelişme riskini artırıyor. Çocukluk dönemindeki olumsuz çevresel koşullar, kişilerin psikolojik dayanıklılığını etkileyebilir. Ayrıca, erken yaşlarda maruz kalınan stres, fiziksel sağlık sorunlarına da zemin hazırlayabilir. Örneğin, düşük sosyoekonomik ortamlarda büyüyen bireylerde, zengin ortamlarda büyüyenlere göre daha yüksek C-reaktif protein (CRP) seviyeleri gözlemlenmiştir. Bu, vücudun iltihaplanmaya yatkın olduğunun bir göstergesidir ve uzun vadede kalp hastalıkları gibi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Sigara ve Epigenetik

Yapılan bir diğer önemli araştırmada, sigara içmenin epigenetik değişikliklere yol açtığı tespit edildi. Sigara içen kişilerde, genetik yapılarına etki eden uzun süreli değişiklikler görüldü. Bu durum, özellikle ağır sigara içen kişilerde daha belirgin bir şekilde ortaya çıktı. Araştırmalar, sigaranın vücutta sadece fiziksel değil, genetik düzeyde de olumsuz etkiler yaratabileceğini gösteriyor.

Çevre ve Genetik Etkileşimi Anlamak

Yapılan tüm bu araştırmalar gösteriyor ki, genetik mirasımız hayatımızda belirleyici bir rol oynasa da çevresel faktörlerin ve yaşamın erken dönemlerinde yaşanan deneyimlerin, kişisel gelişim ve sağlık üzerinde çok daha büyük etkileri olabilir. Epigenetik, bir bireyin yaşamı boyunca genetik yapısını değiştirebilen, çevre ve deneyimlere duyarlı bir alan olarak hayatımıza girmeye devam ediyor. Bu da demek oluyor ki, sağlık ve psikolojik gelişimimiz yalnızca genetik kodumuza değil, aynı zamanda çevremizdeki koşullara da bağlıdır.

Editör: Yasemin Dülgeroglu