İNSAN, ŞEHİR VE MEDENİYET 


İnsan; inanmak, kalbi ve kafasıyla da tatmîn olmak ihtiyâcında olan bir varlıktır…
İnsanlar çeşit çeşit…
Sıcağı da görse sızlanır, soğuğu da görse sızlanır…
Herkes aynı hamurdan/çamurdan yaratılmış ama maalesef aynı fırında pişmiyor…
“Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık.” (İsrâ, 17/70) buyurulur…
Rabbimiz insanın; “eşref-i mahlûkât= yaradılmışların en şereflisi” ve “ahsen-i takvîm= en güzel yaratılış” la (Tîn, 95/4) yaratıldığını tarif ederken,
“Esfel-i sâfilîn= aşağıların en aşağısı” (Tîn, 95/5) ve “çok zâlim, çok câhil, nankör”(Ahzâb, 33/72 – Âdiyât, 100/67) olduğunu da hatırlatır…
Araplar bir atasözünde der ki; “insanlar cins cinstir, çoğu necistir.”
Asıl tehlikeli olan, eğitimsizlik nedeniyle insanın içinde biriktirdiği kötülüklerdir.
Ve “De ki: Herkes, kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar. Bu durumda kimin doğru bir yol tuttuğunu Rabbiniz en iyi bilendir.” (İsrâ, 17/84)
Sabah namazı için mahallemin camisine gittiğimde, cami tuvaletlerinin demir kapısının yerinden sökülüp kenara bırakıldığını, içinin fotoselli aydınlatmalarının da karartıldığını gördüm…
İnsan aşırılıklarının, aykırılıklarının, haylazlıklarının ardı arkası kesilmiyor…
Bir insan, umûmun faydalandığı değerlere neden zarar verir?
Eğitimden uzak nesiller…
Sokak serserîleri…
Şehir magandaları…
Trafikte drift terörü yapan ayarsızlar…
Sokakta yürürken sağa-sola düşüncesizce savrulan balgam kitleleri…
Eline aldığı sprey boya ile sabahlara kadar cadde-sokaklarda boş bir alan bırakmadan duvar yazılarıyla çevreyi kirleten, bakışlarımızı kirleten, niyet ve düşüncelerimizi rencîde eden bir genç veya gençler neyin peşindedir?
Yürüdüğü cadde/pazar/mesîre alanlarında çöplerden, pislikten, atık ve poşetten yığınlar oluşturan nesil hangi amaca hizmet etmektedir?
Vallâhi bu kültür bizim değil, bu edeb (sizlik) bize ait değil…
Trafik levhâsını hedef tahtası yapıp ona kurşun sıkmakla, insana kurşun sıkmak arasında mantık olarak ne fark vardır?
Biri insan terörüdür, öteki trafik terörü…
Biriyle cinâyet işlermiş olursunuz, ötekiyle canavarlık…
Cinnet geçiren bir toplum noktasına nasıl geldik?
Kendisi dâhil herkesin faydalandığı bir değere zarar vermek ne demektir?
Şehir kültürdür, medeniyettir…
İnsan, şehir ve medeniyet…
Bunlar hiçbir zaman birbirinden ayrı olarak düşünülemez. Şehri insanlar inşâ eder, şehirler de insanları inşâ eder…
Bizim insanımız şehri inşâ etmek yerine tahrip ediyor, tımarhâneye çeviriyor, târumâr ediyor da,
Sonra şehirlerde medeniyet arıyorsa, aklıyla alay ediyor demektir.
Bir şehirle medeniyet olmaz ama bir şehir de medeniyetsiz olmaz…
Şehirler, ilmin, düşüncenin, sanatın, edebiyatın neşv-ü nemâ bulduğu yerlerdir.
Şehrini inşâ edemeyen bir mefkûre, medeniyetini inşâ edemez, bir medeniyet tasavvuruna sahip olduğunu iddia edemez…
Her hangi bir mekânı, temelde çıplak (tabii/doğal) haliyle kullanmak hayvanlara mahsustur. Mekânın imar edilmesi gerekir, imar edilmemiş mekân üzerinde mülkiyet kurulamaz.
Medeniyet, bir hukuk nizâmı değil, rûh nizamıdır, fikir nizamıdır. Şehir demek rûh demektir, fikirlerin tatbikat sahası demektir.
Bir fikri kuşanmak demek, insanda bir şahsiyet oluşumunun başlaması demektir.
İslam’ı üç beş kişilik aile müessesesinde bile tatbik edemeyen, iki kardeş arasındaki ihtilâfları halletmekten âciz insanlar, ümmetin nasıl yaşaması gerektiğine dair koca koca laflar ediyor, hükümler veriyor, içtihatlar(!) serdediyorlar.
Böyle kimseler esâsen şehir inşâ edemez, hele medeniyet hiç inşâ edemez, hatta edebiyatını dahi yapmamaları gerekir…
Sadece yıkım fikrine sahip olanlar, hiçbir inşâ fikrî ve faaliyeti olmaksızın asırlarca yaşamaya alışmış hazır yiyicilerdir.
Her insan bir âlemdir ancak, kimi medeniyete (gelişmişlik, uygarlık), kimi de ‘mim’i alınmış den’iyyete (alçaklık, aşağılık, çukurlaşma) ya hizmet ediyor.
Eğitimin biricik kuralı, derse giren öğretmenin öğrencisine:
“Büyüyünce, eğitim ve öğretimin tamamlanınca ne olmak istiyorsun?” sorusunu sorması,
Öğrencinin ise cevap olarak;
“Doktor, mühendis, mimar, hukukçu, öğretmen, din görevlisi, iş adamı, politikacı, girişimci, yatırımcı…” değil, “adam olmak istiyorum” demesidir.
Öğretmen bu cevaba en yüksek notu vermeli, diğer cevapların notunu düşürmelidir..!
“İnsanlardan kimi Allah’a yalnız bir yönden kulluk eder. Şöyle ki: Kendisine bir iyilik dokunursa buna pek memnun olur, bir de musibete uğrarsa çehresi değişir (dinden yüz çevirir). O, dünyasını da, ahiretini de kaybetmiştir. İşte bu, apaçık ziyanın ta kendisidir.” (Hacc, 22/11)
“Ey insanoğlu! Seni yaratan, sonra şekil veren, düzenleyen, mütenâsib kılan, istediği şekilde seni terkîb eden, kerîm olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?” (İnfitâr, 82/6-8)

------------------------------------------

04.03.2019 Pazartesi