“BİR ZAMAN GELECEK Kİ…”

“Bir zaman gelecek ki, onların dinleri para, kıbleleri kadınları olacak!” (Hadîs-i Şerîf)

“Bir zaman gelecek ki”… Yani şimdiki zaman!

“Onların”… Bizden bahsediyor!

Dinleri para, kıbleleri kadınları olacak!

Aman Yâ Rabbî!

İnsan değerini kaybetti… İnsan vicdânını kaybetti… İnsan merhametini kaybetti…

Bugün kapitalist zihniyet, insana şefkati, merhâmeti, fazîleti unutturdu.

Vicdân denen meleke, en çok aranan cevher hâline geldi.

Bunların yerini egoizmin duygusuzluğu aldı.

Derler ki, para îcâd olduğunda şeytân çokça sevinmiş…

“Artık insanların puta tapınmaları için uğraşmayacağım” demiş.

Parasız çok şey yapılmıyor, ancak her şey de, para ile olmuyor…

İnsanın cebindeki, kasasındaki, bankasındaki parasına güvenerek yürüyüşünün değişmesi, gülüşünün değişmesi insanı delirtiyor…

Öyle ki; “paralı insan, aklı olan insandır. Akıl hocalığı da yapar, reçete de yazar. Akıllı olmasaydı, zengin olur muydu?” dedirtecek kadar uçuk ve irite edici…

Para insan gözünde ve gönlünde değer kazandıkça, insan değerini kaybetti…

O artık nice ayrılıkların, anlaşmazlıkların, cinâyetlerin, edepsizliklerin, savaşların sebeb-i âlâsı…

Akla-hayâle gelmedik kötülük ve çirkinliklerin illeti…

Sahtekârlıkların, sarhoşlukların, zinâların, zindanların, şahsiyetsizliklerin, yalakalıkların, satılmışlıkların, riyâkârlıkların…

Meselâ;

“Kirâlık Kâtil”… Kirayla cana kıyılır!

“Kürtaj”… Henüz dünyaya gözünü açmamış yavrular, parça parça alınır!

Parasız yuvalar mezar, paralı yerler Pazar olur.

Şimdilerde mezarlar da lüks fiyatlarla, 1. Sınıf, 2. Sınıf, 3. Sınıf kategorilerinde tahsis ediliyor..!

Para ahlâk tanımıyor, hayâ tanımıyor, insaf tanımıyor…

Müslüman fertler İslâmı yaşasa, parasızlık veya zengin-fâkir ayrımına yer kalmayacak dünyalarında...

Allâh, zenginin fakire vermesini, bu sayede fâkirin de kazanıp zenginleşmesini, böylelikle hem sevgi ve muhabbetin büyütülmesini, hem de sosyal adâlet düzeninin te’sîsini emretmiş…

Hem bununla, insanın hasedini, şımarıklığını, kem nazarlarını kırmak ve bir rahmet toplumu kurmak murâd olunmuş…

Ne kadar insanlık, o kadar îtibâr ve izzet…

Ne kadar infâk, o kadar kardeşlik…

Ne kadar kulluk ve takvâ, o kadar ilâhî lütuflara nâiliyet…

Çok değil, daha 25 yıl evvel paradan, maaştan söz etmek, kazançları sohbet konusu yapmak ayıp ve kusur sayılırken;

Küçüğümüzden büyüğümüze şimdilerde herkesin sohbet konusu para ve eğlence…

Tanışmalarda bile “merhaba”dan sonra insanlar birbirine parasını, maaşını soruyor…

Elli yaşına gelmiş dul bir teyze evlenecek, maaşını ve apartman katını, arabasını soruyor ihtiyar delikanlıya…

Bilse ki, bu saatten sonra apartman katı değil, bodrum katı ve daha da altı asıl kendisinin hazırlanması için lâzım, belki insâf eder.

Bizim huzûr ve mutluluk aramaya hakkımız var mı?

Varsa eğer, doğru yerlerde arıyor muyuz?

Velhâsıl;

“Para kimde, akıl onda” diyorlar…

Değil ama;

Öyle inanmışlar, iyilikler için vasıta olarak binecekleri “değer”e, akıllarını, îmanlarını, dünyâlarını kaptırmışlar…

Huzûr arıyorlar..!!!

“Benim ayetlerimiz az bir fiyatla, yani dünya menfaati karşılığında satmayın.” (Bakara, 2/41) mealindeki âyette, mala-mülke, paraya aşırı düşkünlük, insanın dinini dünyaya satmasına sebebiyet vereceğine işâret ediyor.

Bunu aslâ akıldan çıkarmamalı…

“Her kim nefsinin hırsından, mala olan düşkünlüğünden kendini kurtarırsa, işte felâha, kurtuluşa, mutluluğa erenler onlar olacaktır.” (Haşir, 59/9)

Cumâmız, hayrımıza, huzûr ve felâhımıza vesîle olsun.

Şeref İŞLEYEN

21.06.2019 Cuma

www.serefisleyen.com