Dün Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeninde meydana gelen toprak kayması madenin çıkarılmasında kullanılan metotlara sabıkalı gözü ile bakılan yöntemleri  teyit eder biçimde bazı düşünceleri gündeme getirdi.  Acaba bu heyelan bir çevre felaketine sebep olur mu?  Çevrede yaşayan insanlar, hayvanlar, bitkiler zarar görür mü? Bunu anlamak için önce altın madenlerindeki üretim çalışmalarının nasıl yapıldığını bilmek gerekiyor.  

Binali Yıldırım üniversite öğrencileriyle bir araya geldi Binali Yıldırım üniversite öğrencileriyle bir araya geldi

LİÇ SAHASI NEDİR?

Altın madeni yeryüzünde topraklarla kayalarla karışık olarak bulunur. Altınla birlikte bulunan madenlerin başında bakır gelmektedir. Yani bir yandan altın çıkarırken diğer taraftan da az da olsa bakır üretimi yapılabilmektedir.  

Madenleri topraktan ayrıştırmanın birkaç yöntemi vardır.  Bunlardan birisi altını topraktan siyanür yani siyanik asit ile ayırmadır.  İşte İliç’te kullanılan altını topraktan ayırma yöntemi siyanür ile ayırma yöntemidir.

Altın, toprakla kayaların içerisinde karışık olarak bulunmaktadır.  İliç altın madeni açık ocak işletmesi olarak çalışmakta ve bunun ayrıştırma yöntemi olarak “liç” yöntemi kullanılmaktadır.  Erzincan’da zeminden, bazı başka bölgelerde ise toprağın derinliklerindeki kapalı işletmelerden alınan toprak ve kayalar öğütülerek ince kum veya toprak haline getirilmektedir.  İnceltilen bu toprak, altında sızdırmazlık sağlayan mebranlı bir alanın üzerine dökülür.  Maden’in üzerine de Siyanür, yani Siyanik asit püskürtülerek altınların madenin altına indirilmesi sağlanır. Ardından da çamur ile birlikte geçirimsiz tabakaya indirilen altın ve çamur alınarak altın çamurdan ayrılır.  Ayrılan altın işlenerek külçeler halinde piyasaya verilir.

Erzincan Valiliğinin açıkladığı bilgilere göre toprak kayması Liç sahasında meydana gelmiştir.  Dolayısıyla bu sahadaki toprak siyanürlü ve kirlenmiş topraktır.  Bulunduğu yerde toprağa sızması önlenerek mebranla topraktan ayrılmış bulunan siyanürlü maden,  heyelanla birlikte mebransız, korumasız bir toprağa akmıştır. Bu toprağın çevreye yayılması da bir çevre felaketini kaçınılmaz hale getirmektedir.

BUNDAN SONRA NELER OLABİLİR?

Yaklaşık 20 spor sahası büyüklüğünde bulunan bir alana yayılan siyanürlü toprağın etkileri zamanla çevreye yayılacaktır.  Yağışlarla, kar ile topraktaki siyanür yer altı sularına sızacaktır. Bu da içme sularının, çevredeki kaynakların kirlenmezsi anlamına gelecektir.  Zaman içerisinde ise Fırat’ın kolu olan Karasu nehrine sızacak ve Fırat havzası İliç ilçemizden başlamak üzere Basra körfezine kadar kirlenmiş olacaktır.  Nehirde yaşayan canlılar bundan etkilenecek,  balıkları yiyen insanların etkilenmesi söz konusu olacaktır.

Kazada kaybolan işçilere canlı olarak ulaşılması birinci teminimizdir.  Ardından da felaketin çevreye yayılımının büyümeden önlenmesi, kirlenen alanların hiçbir şüpheye mahal vermeyecek biçimde temizlenmesidir.  Geçmiş olsun Erzincan

Editör: Halil İbrahim Özdemir