Temell değerlerimizden , toplumsal yapılarımızdan ve bilakis inancımızdan yola çıkarak, kıyas çerçevesinde özgürlük kavramının yolculuğuna çıkalım. Özgürlüğü temel olarak iki başlık altında ele alalım.

  1. Toplumdan süre gelen özgürlük anlayışı
  2. Dinimizde özgürlük anlayışı ve sınırları.

Evvela ilk başlığımızla objektif bir gözlem yolculuğuna başlayalım. Özgürlük kavramı ilkokuldan itibaren belki de eğitim hayatımız boyunca hat safhada karşımıza çıkmış ve birçok tartışma konusu olmuştur. Toplumsal bir tanım olarak kulağımıza fısıldayan özgürlük ; başkasının haklarını kısıtlamadan istediğini yapabilmektir. Bu tanım modern ve çağdaş bir dünyanın önümüze sürdüğü adeta görünüşte baldan tatlı, halbuki zehirli bir yılan gibi ruhumuzu ve inancımızı zehirlemektedir. Bu tanımda asıl uzerinde durulacak nokta ; istediğini yapmak ibaresidir. ( Ama karşıdakine zarar vermeden )

Belki çok basit olacak ama konun pekişmesi ve şeffaflığı için şu örneği verebiliriz. Çağımızda bir insanın alkol tüketmesi özgürlüktür. Çünkü anlayışa göre kişisel bir zarar söz  konusudur bu zarar dışarı yansıtılmadığı sürece . Bu anlayış zihinlerimizde dursun ikinci başlığı ele alalım.

2. Maddemizde inancımız çerçevesinde özgürlük dedik. İnancımıza göre bir müslüman alkol tüketemez. Ama modern ve çağdaş dünyanın özgürlüğü buna evet diyebiliyor.

Allah’ın yasak ve haram dediğine özgürlük kavramını yükleyerek amacımız gerçekten müreffeh bir dünya mi yoksa İslam’ın temel kavramlarını indirgeyip onları meşrulaştırmak mı?

Tarih boyunca birçok mazluma , yolda kalmışa umut olan bu milletin en büyük değeri olan inancını sarsaklayıp modernize postuna bürünüp özgürlük naraları atanlar  nereye nasıl özgürlük götürdüler

Hakikatin dairesinden ayrılıp, insanı meta haline getirmekten ve modernize postuna bürümekten başka amaç gütmeyenlere en derin haykırışlarımla söylemek isterim ki ; özgürlük sadece başkasının hakkını kısıtlandığın yerde değil , Allah’ın yasak dediği yerde koskocaman ve büsbütün bir hiç olur.