(1861-1923)

Başlarken…

Kıymetli okuyucularım, gazetemiz doğu’da haftalık doğu’ penceresinden köşemizdeki makale serimiz uzun soluklu bir şekilde devam edecektir. Bu sene kitaplaşmış olan Şeyh Hacı Fevzi Efendi adlı eserimizin doğu gazetemizde tefrika edilmesine bu gün itibarı ile başlıyoruz.  250 sahifelik bir kitabı takdir edersiniz ki haftalık olarak kısım kısım yayınlamak oldukça uzun bir serüven ve zaman alacaktır. Dolayısıyla bu yazı dizimiz günlük olarak yayınlanacaktır. Hacı Fevzi Efendi dosyası bittiğinde başka konularla köşemizde yazmaya devam edeceğiz.

MUKADDİME

Kadim bir tarihi geçmişe sahip olan Erzincan’da çok sayıda nitelikli insan yetişmiştir. Denildiği gibi: “Şerefü'l mekân bil mekin”(Mekân, oturan ile şereflidir). Bu kıymetli zevat artık tarihe mal olmuştur. Ancak, Erzincan’da Ahmed Fevzi Efendi gibi önemli bir şahsiyetin yetişmesine rağmen, Erzincanlılar tarafından dahi ismi dışında hayatı yeterince bilinmemektedir. Ayrıca, kendisi gibi ilk dönem milletvekili olan Erzincan Müftüsü Osman Fevzi Efendi ile bazen karıştırıldığı görülmektedir. Bu nedenle, mevcut kaynak ve araştırmalara dayanarak Şeyh Hacı Ahmed Fevzi Efendi’yi etraflıca tanıtmak gereği kaçınılmaz bir zaruret olmuştur.

Şeyh Hacı Fevzi Efendi’de bu şehrin yetiştirdiği pek kıymetli bir tasavvuf ve yüksek derecede bir devlet adamıdır. Zira O, Hazret-i Peygamber neslinden gelen bir Seyyid ve Terzi Baba Hz.lerinin Erzincan’da şubesini açtığı Nakşîbendî Tarikatı’nın “son” postnişînidir. Buna mukabil yeni kurulacak olan Cumhuriyetin kurucu  “Heyet-i Temsiliye” sinin baş delegesidir. Gerek Erzurum ve gerekse Sivas Kongrelerinde çok saygınlığından hep en mühim vazifeleri deruhte etmiştir. İstiklâl Madalyası sahibi olan Hacı Fevzi, Erzincan’ın manevi ocağı olan Terzi Baba Dergâhının son Şeyhi olarak Erzincan’ın Birinci Devir Kurucu Büyük Millet Meclisi devresindeki ilk milletvekili’dir. Erzincan’ın çok köklü bir ailesine mensuptur.

Terzi Baba Türbesinin 1920’lerdeki vaziyeti. Sefine-i Evliyâ, s.182

Yazı dizimiz okunduğunda; hem tasavvufun ruhu dinlendiren mistik havası teneffüs edilecek, buna mukabil aynı zamanda son devir Osmanlı ve Milli Mücâdele Tarihi’nin bazı sayfalarında da dolaşılacaktır. Bunun sebebi Şeyh Efendi’nin hem bir tasavvuf erbabı olmasından ve hem de iyi bir mücadeleci ve devlet adamı olmasından kaynaklanmaktadır. Çalışmamızda ilgili yerlerde eski Osmanlı arşiv vesikalarına da “erbâbı okur” niyetiyle yer verilmiş, tercümeleri de hatasız bir şekilde yapılmıştır. Osmanlıca anlatımların mümkün mertebe orjinalliğine dokunulmamış, aziz milletimizin ecdat diline yabancı kalmaması ve öğrenmesi arzu edilmiştir. Vesikalar krolonojik sıraları esas alınarak ilgili yerlere eklenmiştir. Şeyh Hacı Fevzi Efendi’nin hayatını konu alan öylesine bir çalışmayı hazırlama cüretini gösterdiğimde bana bu kuvvet ve feraseti veren Yüce Allah’a sonsuz hamd ve şükürler ederim. Eser, Erzincan Milli MücâdeleKülliyatı’nın birinci ayağını teşkil etmektedir.

Çalışmamızda Hacı Fevzi Efendi ile alakalı kapsamlı bir araştırma yapmaya gayret edildi. Osmanlı - Cumhuriyet arşivlerinden toparlanan belgeler, tarihi kaynaklardan hatıratlardan edinilen bilgi belge ve malumatlar Şeyh Efendi’nin akrabalarından tedarik edilen çok kıymetli fotoğraf, belge ve dökümanlarla harmanlandı. Sonuçta “Hacı Fevzi Efendi” adını taşıyan bir biyografi kitabı ortaya çıktı. Şunu da hemen belirtmeliyim ki, Şeyh Efendi ile ilgili bu özel fotoğraf ve belgeler “ilk kez” yayınlanmaktadır.

Bu fotoğraf ve dökümanları bize ulaştıran Hazreti Şeyh’in torunları Baysoy ve Fırat ailelerine, bilgi, belge ve dede yadigârı döküman ve fotoğrafları cömertçe istifademize sunduklarından dolayı pek bir müteşekkirim. Bütün bunlarla birlikte Şeyh Hacı Ahmed Fevzi Baysoy hakkında yapılan ve “ilk” olma özelliğini taşıyan bu naciz eser ve yazı dizisi ile bu sahada biz bir adım attık. Bundan sonra yapılacak araştırmalara da ışık tutacağı kanaatindeyim.

Yeryüzünde Hazreti Kur’an-ı Kerîm hariç, bütün kitaplarda hata olur, olabilir. Bu minvâlde eserin bütün kusurları şahsıma, onur ve vakarı da Erzincanlı pek muhterem hemşehrilerime aittir.

Çalışmak bizden, Muvaffakiyet Cenab-ı VacibulVucûd olan Yüce Allah’tandır. 

(***Sürecek)