Dünya genelinde farklı isimler, biçimler ve ritüellerle karşımıza çıkan başlık parası uygulaması, evlilik kültürlerinin en eski ve tartışmalı geleneklerinden biri olmaya devam ediyor.
Bir damadın ya da ailesinin, evleneceği kadının ailesine ödediği para, mülk ya da değerli varlıklarla şekillenen bu gelenek; Afrika’dan Asya’ya, Orta Doğu’dan Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyada hâlen yaşatılıyor. Ancak bu uygulama, kültürel köklerine duyulan saygının yanı sıra sosyal eşitsizlik, ekonomik baskı ve bireysel özgürlükler bağlamında da çokça eleştiriliyor.
Kıtalararası Ortak Payda: Başlık Parası
Başlık parası, genellikle kadının ailesine yapılan bir jest olarak tanımlansa da, birçok kültürde evliliğin geçerliliği için zorunlu görülen bir ödeme biçimidir. Papua Yeni Gine’de 100.000 dolara kadar çıkabilen bu tutarlar, bazı bölgelerde sembolik düzeyde tutulurken; Tayland, Çin ve Afrika’da hala oldukça yüksek meblağlarda gerçekleşiyor.
Antik Kanunlardan Günümüze
Hammurabi Kanunları, Tevrat ve İslam hukuku gibi tarihi ve dini metinlerde de yeri olan bu uygulama, evlilik kurumunun hem toplumsal hem de ekonomik bir yapı olduğunu gösteriyor. Örneğin Tevrat’ta, bekâr bir kadınla birlikte olan erkeğin ailesine çeyiz ödemesi gerektiği vurgulanırken; İslam’da “Mahr” adı altında gelinin bizzat kendisine verilen hediye ile kadın ekonomik olarak güvence altına alınıyor.
Çin'de Başlık Parası: Gelinle Birlikte Ev ve Araba Şartı
Modern Çin’de başlık parasının yanı sıra; ev, araba ve mücevher gibi taleplerle evlilik adeta büyük bir ekonomik proje hâline dönüşmüş durumda. Artan maliyetler nedeniyle evlilik yaşı yükselirken, devlet bu konuda yasal düzenlemelerle müdahalede bulunmaya başladı.
Afrika’da Sosyal Statü Ölçütü
Güney Afrika’nın bazı kabilelerinde ise başlık parası, bir saygı göstergesi olmanın yanı sıra, toplumsal statünün de bir göstergesi olarak görülüyor. Kimi bölgelerde ödenmedikçe evlilik resmî kabul edilmiyor, hatta tören dahi yapılamıyor.
Uzmanlar Ne Diyor?
Antropologlara göre başlık parası, her ne kadar kadını satın alma gibi görünse de, aslında karşılıklı sosyal bağları güçlendirmeyi amaçlayan bir değişim geleneğidir. Ancak günümüzde, özellikle ekonomik eşitsizlikleri derinleştirdiği gerekçesiyle eleştirilmekte.