Oscar, sadece bir ödül değil; aynı zamanda evrensel bir hikâye anlatımının ve sinema dilinin kabul görmesidir. Türk sineması da yıllar içinde kendi dilini ve ruhunu ortaya koyarak bu prestijli yolda birçok önemli adım attı. Bazı filmler, içsel çatışmaları, taşrayı, özgürlük arayışını ya da yalnızlığı evrensel bir dile dönüştürerek Oscar aday adayı olmayı başardı. İşte Türkiye’nin Oscar yolculuğunda adını duyurmuş unutulmaz yapımlar...

1. Kış Uykusu (2014) – Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan

Anadolu’nun sert coğrafyasında, eski bir tiyatrocu olan Aydın’ın entelektüel yalnızlığı ve insanlarla olan içsel çatışması... Taşra, sessizlik ve hesaplaşmalarla dolu bir sinema şöleni. Cannes’dan Altın Palmiye ödüllü bu film, Oscar yolunda da Türkiye’nin en güçlü adayı olmuştu.

2. Susuz Yaz (1964) – Yönetmen: Metin Erksan

İzmir’in Bademler köyünde geçen film, susuzluk ve bencillik üzerinden bir sınıf mücadelesi portresi çizer. Arazisindeki suyu paylaşmayan Osman’ın kişisel çıkarı, toplumsal adaletin karşısında durur. Berlin'de Altın Ayı kazanarak büyük bir başarıya imza atan bu film, Oscar yolunda da ses getirdi.

3. Uçurtmayı Vurmasınlar (1989) – Yönetmen: Tunç Başaran

Kadınlar hapishanesinde büyüyen küçük Barış’ın gözünden özgürlük, hayal gücü ve dayanışma anlatılıyor. Çocuk gözüyle çizilen acımasız bir dünyanın umut dolu hikâyesi, yüreklere işleyen bir sinema deneyimi sunuyor.

4. Dondurmam Gaymak (2005) – Yönetmen: Yüksel Aksu

Muğla’nın bir sahil kasabasında geçen filmde, yerel bir dondurmacının küresel markalara karşı verdiği hayatta kalma mücadelesi mizahi bir dille işleniyor. Anadolu’nun sıcaklığıyla iç içe, kapitalizmin gölgesindeki küçük adamın savaşı...

5. Bir Zamanlar Anadolu’da (2011) – Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan

Karanlıkta başlayan bir cinayet soruşturmasıyla açılan film, taşranın insan ilişkilerini, vicdan muhasebesini ve adaletin arka yüzünü etkileyici görsellik ve derin diyaloglarla sunuyor. Cannes’da Büyük Jüri Ödülü kazanan film, Oscar adayı adayı olarak da dikkat çekmişti.

6. Uzak (2002) – Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan

Hayallerini gerçekleştiremeyen bir şehirli ile iş arayan bir taşralının çatışmasını konu alan film, yalnızlık ve iletişimsizlik temaları üzerinden izleyicide derin bir iz bırakıyor. İstanbul’un soğuk sokaklarında içsel bir yolculuk...

7. Bal (2010) – Yönetmen: Semih Kaplanoğlu

Küçük Yusuf’un doğa ve babasıyla kurduğu saf bağ üzerinden ilerleyen film, büyüme sancılarını mistik bir atmosferle perdeye taşıyor. Berlin Film Festivali’nden Altın Ayı ödülüyle dönen Bal, Türkiye’nin Oscar adayı adayı olarak da adından söz ettirdi.

8. Gönül Yarası (2005) – Yönetmen: Yavuz Turgul

Emekli bir öğretmenle (Nazım) şiddet mağduru bir kadın (Dünya) ve onun küçük kızı arasında gelişen dostluk ve koruma ilişkisi, İstanbul’un karmaşasında sıcak bir insan hikâyesine dönüşüyor. Şener Şen’in unutulmaz performansıyla gönüllerde iz bıraktı.

Bu filmler, Türkiye’nin sadece görsel anlamda değil, toplumsal ve bireysel meseleleri nasıl sinemaya yansıttığının da göstergesi. Kimi taşrayı anlattı, kimi şehirdeki yalnızlığı... Ama hepsi Türkiye’yi Oscar kapısına kadar taşıyan güçlü anlatılar sundu.

Muhabir: Merve Kiraz